11 Şubat 2010 Perşembe
Ender Saraç Sivilce giderici ve cilt tazeleyici defneli güzellik kremi
Faydaları: Yüzdeki sivilceleri gidermek ve tene tazelik sağlamak için yatmadan önce uygulanır. Defneli güzellik kremi şampuan olarak kullanıldığında, saç dökülmesini durdurur, saçların ağarmasını geciktirmede de yararlı olur.
YUMURTALIK KİSTİ POLİKİSTİK OVER SENDROMU İÇİN SOĞAN KÜRÜ

İBRAHİM SARAÇOĞLU
Yumurtalık kisti-polikistik over için kuru soğan kürü:
Vajinal akıntı için soğan suyu kürü aynı zamanda erken menopoz , çikolata kisti, 3 cm. den küçük miyomlar, adet düzensizliği ve polikistik over şikayeti olan bayanlar için de mükemmel bir çözümdür.Yumurtalıklardaki kisti tamamen ortadan kaldırmaktadır..
Soğan suyu kürü :
1 orta boy beyaz soğanı ( kırmızı ve mor soğan olmaz ) dörde bölün. önceden kaynatılmış 2 su bardağı klorsuz suya koyarak 5 dakika kaynattıktan sonra içine başka bir şey katmadan öğle ve akşam yemeklerinden önce 1er bardak suyunu için.
Soğan kürünü adet döneminde uygulamanın bir sakıncası yoktur. Ancak, etki bakımından en uygun zaman adet bitiminden en erken 7 gün sonra başlamaktır.
Kür uygulandıktan sonra 2. adetinizi görmeden 10 gün önce tekrar 5 gün veya 7 gün bu soğan suyu kürünü uygulamalısınız.
Hamile kalmak için bu kürün üzerine kuru incir kürünü uygulamalısınız.
Uyarı: Bu soğan suyu kürünü 15 günden fazla uygulamayın.
Bu kürü uygulamaya başladığınızda 2. - 3. günden itibaren akıntılarınızın çözüldüğünü ve ne kadar fazlalaştığını hayretle göreceksiniz.
TİROİD HASTALIĞI İÇİN DEREOTU'NU KULLANIN

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu Bu kürün özellikle nodüller için de etkili olduğunu söylüyor. Bu kürü ayrıca bitkisel olarak da yardımcı ve destekleyici kür kullanabilirsiniz.
Hipotiroid (Tiroidin yavaş çalışması) ya da Hipertiroid (Tiroidin hızlı çalışması) durumunda, dereotu kürü uygulanacaktır. Tiroid glandının her iki durumunda da kürün uygulanış tarzı aynıdır.
Dereotu kürünün uygulanışı: Sabah, öğle ve akşam aç karnına, öğünlerden 15 dakika önce 1 yemekkaşığı dolusu taze yeşil dereotu bir kaç kere çiğnendikten sonra 2-3 yudum su ile yutulacaktır. Bu küre hiç ara verilmeden 3 ay devam edilir.
Kürün ikinci ayından sonra tiroid hormonlarınızı zaman zaman kontrol ettirin, çünkü kullandığınız ilacın miktarını azaltmanız gerekebilir. İlaç azaltımını doktorunuza danışmadan kesinlikle kendi kendinize karar vermeyin.
Tiroid nodüllerinin küçülmesinde ya da ilerlemesinde de bu kür oldukça etkilidir. Bu kür sayesinde çok sayıda hasta, ilaç alımından kurtulmuştur .Var olan nodülleri de yok olmuştur. Gerekirse dereotu kürüne daha uzun zaman devam edilebilir.
Bu konuda 5 ay sonra ilaçlarını bırakan hastaların oranı yüzde 90’dır.
Etiketler : ibrahim saraçoğlu, tiroid bitkisel tedavi, tiroid şifalı bitkiler, tiroid şifalı otlar, tiroit, tiroit bitkisel tedavi, tiroit şifalı bitkiler
Adet Gecikmesinin Nedenleri, Adet Gecikmesi Neden Olur?
Adet gecikmesinin sebepleri hakkında sizlere bilgi vermek istedik. Adet gecikmesi olduğu halde gebelik testi yaptıran bir okuyucumuz , gebelik testi negatif çıktığı için bize ne yapması gerektiğini sormuş. Biz de adet gecikmesinin sebeplerinden bahsedeceğiz ve ne yapması gerektiği konusunda ona yol göstermeye çalışacağız.
Adet Gecikmesi Nedir, Adet Gecikmesi Ne Demektir?
Adet gecikmesi kısaca adet kanamasının beklenen tarihte olmaması, gecikmesi durumudur. Adet gecikmelerine tıb dilinde “amenore” denilir. Eğer adetler her ay gecikerek seyrekleşirse, buna seyrek adet görme, yani “oligomenore” adı verilir.
Normal bir kadında, bir adet dönemi (adet siklusu) 21 ile 35 gün arasında sürer. Adetin 35 günden daha uzun sürmesi, adet gecikmesi olarak tanımlanır. Adet kanaması, rahim içi zarının dökülmesi demektir.
Gebelikte, emzirme periyodunda ve menopoz durumlarında adet kanaması olmaz. Bu dönemlerde yumurta olmadığı için adet görülmez.
Adet Gecikmesinin Nedenleri, Adet Gecikmesi Neden Olur?
Adet gecikmesinin, üreme çağındaki bir kadında ilk muhtemel sebebi gebeliktir. Normal olarak adet gören bir kadında adet kanamasının gecikmesi durumunda, gebelik testi yapılmalıdır. Gebe değilse, diğer faktörlerin araştırmasına gidilir.
Adet gecikmesinin sebepleri arasında, en sık görülen sebep, yumurtanın geliştiği folikülün çatlamamasıdır. Aslında kadınların bir çoğunda yılda bir defa siklüs yumurtanın çatlamaması durumunu yaşanmakta, ama pek çok defa bir kaç günlük gecikmeye sebep olduğu için fark edilmemektedir.
Gebelik haricinde adet gecikmesinin pek çok sebebi olabilir. Bunlar arasında hormonal faktörler ( polikistik over sendromu PCOS, tiroid bezi fonksiyon bozuklukları ve prolaktin hormonu salgı bozuklukları), üreme organları ile ilgili çeşitli problemler, stres, mevsim değişiklikleri, mekan değişiklikleri, ağır yapılan egzersizler, beyin tümörleri, yemek yememe bozukluğu (anoreksi nevroza), aşırı zayıflık ya da dengesiz beslenme gibi çeşitli sebepleri sayabiliriz.
Adet Gecikmesinin Sebepleri ( Hormonal Sebepler)
Adet görmek, hormonlarla ciddi biçimde alakalıdır. Beyinden salgılanan bazı hormonlar (GnRh,FSH,LH gibi), yumurtalıkları uyarır ve östrojen hormonu üretilir. Yumurtlama olursa progesteron hormonu üretilir. Progesteron östrojeninin etkilerini dengeleyerek düzgün, normal bir adet görülmesine neden olur. Beyin ,yumurtalık, rahim arasındaki hormon mekanizmasının bozulması adet düzensizliklerine ( adet gecikmesi, erken adet görme, uzun-kısa adet görme) sebep olur.
Beyindeki hormonları etkileyen çeşitli sebepler adet düzensizliklerine sebep olabilir. Stres, iş veya eş değiştirmek, sıkıntılar, üzüntüler gibi bazı sebepler düzenli hormon salgılanmasını bozabilirler. Bu da adet gecikmesine sebep olabilir.
Tiroid bezi hastalıklarından olan hipotirpid-hipertiroid (tiroid bezinin az-çok çalışması) adet gecikmesine sebep olabilir.
Prolaktin hormonu yüksekliğine (hiperprolaktinemi) neden olan hipofiz bezi hastalıklarında da şikayetler adet gecikmesi ve göğüslerden süt gelmesi olarak görülmektedir.
Yoğun yaşanan stres, mevsim değişiklikleri, mekan değişiklikleri, ağır yapılan diyetler de hormonal dengesini bozabilir. Bu da adet gecikmelerine sebep olabilir.
Adet Gecikmesinin Nedenleri: Diğer Sebepler
Rahim içi yapılan operasyonlar ve özellikle kürtaj, rahim içi dokuyu zedeleyelerek adet gecikmesine sebep olabilir.
Kadınların egzersiz ve spor konusunda aşırı çalışmaları da sebep olabilir. Ağır yapılan egzersizler adet gecikmesine sebep olabilir. Sporcu bayanlar ve balerinlerde rastlanmaktadır.
Adet Gecikmesinin Nedenleri: Polikistik over sendromu (PCOS)
Polikistik over sendromunda, ilk ortaya çıktığı andan itibaren adet gecikmeleri görülür. Adet gecikmeleri ile beraber yoğun ve düzensiz kanamalar da görülür. Aşırı sivilcelenme ve tüylenme sorunları varsa Pcos durumundan şüphelenilmelidir.
Tiroid nodülünüz varsa

kaynak: hürriyet
Tiroid nodüllerini sayfamızda birkaç kez misafir ettik. Nedeni, sorunun özellikle kadınlar arasında yaygın olması ve kafa karıştırıcı yanlarının çokluğu.
Kadınların sağlık sorunlarına ilgileri mükemmel. Ama bu ilgi bazen gereksiz korkulara da sebep olabiliyor. Bazen de doğru bilgiye ulaşamadıklarında sorun "şehir efsanesi"ne dönüşüyor tiroid nodüllerinde de böyle bir durum söz konusu.
Tiroid nodülleri ile bizi ilk kez Tıbbiye’nin 4. sınıfında sevgili hocamız -üzerine ışıklar yağsın- Prof. Dr. Selahattin Koloğlu tanıştırdı! Her sabah yaptığı hasta vizitlerinde sıra mutlaka "nodül" konusuna da gelirdi. O zamanlar şimdiki gibi ultrasonografi cihazları yoktu. Teşhis ve yorumlar muayene eden hekimin parmaklarındaki tecrübe ve duyarlılıkla sınırlıydı.
Selahattin Hoca, herhangi bir nodülü tedaviye alırken nodülün sayısını, tipini, büyüklüğünü, sertliğini veya yumuşaklığını, hareketli veya sabit oluşunu, büyüme gelişme hızını, hastanın kişisel ve ailevi hastalık öyküsünü mutlaka dikkate almamızı ister, her nodül için o hastaya özel bir yaklaşım planlardı.
NODÜLDEN KORKMAYINAMA CİDDİYE ALIN
Eğer doktorunuz size de bir gün tiroid nodülü teşhisi koyacak olursa her şeyden önce çok telaşlanmamanızı tavsiye ederim. Şurası muhakkak ki boynunda bir yumrunun olduğunu fark etmek veya öğrenmek sakin ve umursamaz birini bile korkutacaktır. Eğer siz azıcık duygusal, teşhisi koyan uzman birazcık telaşlı biriyse konu çığırından çıkabilir. Çoğumuz "canımızın boğazımızda bir yerlerde gizli olduğunu" ve hayata veda etmenin en kötü şeklinin "soluksuz kalma" olduğunu hayal ettiğimizden, biraz da nodülün bir kansere işaret edebileceği endişesinden dolayı bu teşhisten korkarız. Ama hemen belirtelim: Ne bu yumrular (çok özel istisnalar dışında) sizi boğar, ne de bu nodüllerin büyük çoğunluğu kanser hücresi içerir. Nodüllerin kanserleşmeleri de, tedavi gerektirmeleri olasılığı da zannettiğimizden çok daha küçüktür.
HER NODÜL KANSERLEŞMİYOR
Her şeyden önce tiroid nodüllerinin son derece yaygın olduğunu, büyük bir kısmının ameliyat edilmesinin hatta tedavi edilmesinin bile gerekmediğini bilmenizde yarar var. Nodüllerin çoğu iyi huyludur. Kanserleşmez. Bununla birlikte her nodülün kanser olup olmadığından emin olmak gerekiyor. Kanser ihtimali düşük olsa bile nodülleri ihmal etmemek, takip etmek şart!
Bazı nodüller daha başlarken yola kanser olarak çıkıyor! Yani mevcut bir tiroid kanseri hızlı hücre çoğalması nedeniyle nodülü oluşturuyor. Bazı nodüllerin ise başlangıçta kanserle ilgileri olmuyor. Bunlara iyi huylu nodüller deniyor. Bu nodüllerin neden oluştuğu bilinmiyor ama iyot yetersizliği sorumlu tutuluyor. En azından iyot yetersizliği bu işi tetikliyor. Bazı nodüller başlangıçta iyi huylu olarak yola çıkıyor daha sonra kanserleşiyor. Kısacası her nodülü kanser sanmanın, her nodül kanserleşecek diye korkmanın pek anlamı yok.
NASIL TEDAVİ EDİLİYOR
Tiroid nodüllerinin tedavisi de farklı oluyor. Bazı nodüllerde süratli hareket etmek, mutlaka biyopsilerle izlemek, hatta beklemeden ameliyat kararı vermek gerekiyor. Bazılarında ise "bekle gör" politikası izleniyor. Hasta belirli aralıklarla takip ediliyor. Yazının biraz uzadığını biliyorum ama bu bilgilere özellikle kendinde ve ailesinde tiroid nodülü bulunanların ihtiyacı olduğunu düşündüm.
Toxoplasma enfeksiyonu düşük yaptırıyor
Toxoplasma, dünyada en sık görülen parazitik enfeksiyonlardandır. Soğuk algınlığına benzer bir belirti verebilir, ama çoğu insanda hiçbir şikayete yol açmaz. Ancak, enfeksiyonu geçirmekte olan annelerden, doğacak bebeklerde veya bağışıklık sistemi yetmezliği olanlarda ciddi sorunlara neden olabilir. Birçok kadında gebelik sırasında kan testi yapıldığında, bu enfeksiyonu gebelikten önce geçirdiği anlaşılır ki, bu durum bebeğe zarar vermez. Gebelik sırasında enfeksiyonu geçirmekte olduğu tesbit edilenlerde toxoplasma’nın bebeğe geçme şansı yüzde 50 gibidir. Bu durumda ise bilinmesi gereken, gebelik başlangıcında geçişin daha az olduğu ama bebekte daha büyük sekel bıraktığı, gebelikte son aylarda geçişin ise daha sık olduğu ama daha az sekel bıraktığıdır.
Erken gebelikte enfeksiyonların bir kısmı düşük yapmakla sonuçlanır, ama annede bağışıklık oluşacağından, toxoplasma tekrarlayan düşüklerin sebebi olmaz. Bazen yenidoğanda nöbet geçirme, karaciğer-dalak büyümesi, sarılık, ciddi göz enfeksiyonları görülebilir. Asıl belirtiler bebek büyüdükçe ortaya çıkar; işitme-görme kayıpları, zeka geriliği gibi.
Gebelikte toxoplasma geçirildiği kan testiyle belirlenirse, amniosentez yapılarak fetus’a geçip geçmediği tesbit edilebilir, sonuç beklenirken doktor antibiotik tedavisi verebilir. Toxoplasma kedilerin bağırsağında ürediğinden, kedi pisliğiyle bulaşmış toprak ve çiğ kırmızı etler insana geçiş yollarıdır. Öncesinde bağışıklığı tesbit edilmemiş gebelerin, kırmızı etleri iyi pişirerek yemeleri, topraktan çıkan sebzeleri iyice yıkamaları gerekmektedir.
Hangi nodül tehlikeli
Nodüllerin bazıları tiroid fonksiyonlarını etkilerken diğerleri etkilemiyor. Hormon üreten nodüller zehirli guatra neden olabiliyor. Bazı nodüller hipotiroidi hastalığına özellikle Haşimato tiroidi olanlarda sık görülüyor. Doktorlar nodül teşhisi koyarken de, tedavi ederken de nodülün tipine, sayısına ve büyüklüğüne dikkat ediyor. Sert, hipoaktif ve tek nodüllerde kanser riski daha yüksek bulunuyor. Karar verirken hastalık öyküleri de dikkate alınıyor. Sağlık hikayesinde kendisinde veya ailesinde tiroid kanseri bulunanlarda daha dikkatli davranmak gerekiyor.
Felç riskinizi azaltmak için
n Kan basıncınızı kontrol altında tutun.
n Kan şekerinizi düzenli aralıklarla kontrol ettirin.
n Kolesterol ve trigliseritinizi dikkatle izleyin.
n Kalp-ritim bozukluklarını özellikle atrial fibrilasyon tipi aritmileri zamanında tedavi ettirin.
n Hareketli bir yaşam sürdürün.
n Sigara ve alkol kullanmayın.
n Sağlıklı bir kiloda kalın.
Kolesterol sorununuz varsa yumurtayı azaltın
Eğer kolesterol sorununuz varsa, yumurtayı haftada bir veya ikiyle sınırlayın ya da her gün yiyin ama sarısını çocuklarınıza verin, kendinize beyazını ayırın! Balıklarda doymuş yağ ve kolesterol var ama, yağlı balıklarda bulunan Omega-3 yağ asitleri onların bütün ayıplarını örtüyor. Lüfer, levrek, uskumru, hamsi, kalkan, alabalık hatta sardalye, ton balığı size hem kaliteli protein sağlar hem de bol miktarda Omega-3 kazandırır. Bitkisel proteinlerden zengin kaynakları da kısaca hatırlatalım. Yağlı tohumlarda (fındık, ceviz, badem, yerfıstığı), susam, ayçiçeği, keten tohumunda soya fasulyesi, mercimek ve kuru fasulyede bol miktarda protein bulunmaktadır. Beslenme planınızı yaparken bu küçük ama etkili önerilerden faydalanmayı unutmayın.
Keten tohumu kist yapmaz
Kolay bulunan lezzetli ve ucuz bir besin olan keten tohumu dünyanın en güçlü bitkisel Omega-3 kaynaklarından biridir. Yapısının yüzde 60’ına yakını yağdan oluşan bu tohum tıka basa bitkisel Omega-3 yağ asidi, Alfa Linolenik Asit ile doludur. Keten tohumunun ayrıca bitkisel östrojenlerden biri olan Lignan yapısındaki doğal maddelerden de zengin olduğu biliniyor. Bu yönüyle keten tohumu özellikle menopoza ilişkin yüzde yanma, kızarma, ateş basması ve terleme gibi vazo-motor belirtileri hafifletir. Keten tohumunun bir başka mahareti de güçlü bir posa yapısı taşımasından kaynaklanır. Çok yoğun miktarlarda posa içerdiğinden bağırsakların boşalmasını hızlandırır. Keten tohumu ayrıca tok tuttuğu için de kilo yönetimini kolaylaştırır ve kilo koruma programlarına destek olur. Kısacası bu harika destek damarlarınıza, beyninize, menopoz sorunlarınıza, kabızlık probleminize yarar sağlayabiliyor. Keten tohumu içeren kapsüllerin memelerde kist yapması, "Hipokistik meme hastalığı" olanlarda kistleri büyütüp çoğaltması söz konusu değildir. Biz yalnızca meme ve prostat kanseri geçmişi olanlarda keten tohumu kullanılmasını önermiyoruz.
Burnunuz kanayınca ne yapmalısınız
Burun kanamaları can sıkıcı ve bazen de korkutucudur. Ama çoğu kez ciddi bir sağlık sorununu işaret etmez. Özellikle burnun ön kısmından gelen kanamalar tehlikeli olmaz. Burun kanamalarına kış aylarındaki ve kuru hava koşullarındaki kabuklanmalar veya tahrişler yol açmaktadır. Böyle bir durumda burnunuzun uçtaki yumuşak kısmını baş parmağınızla işaret ve orta parmağınız arasında sıkıştırın. Burnu parmakla sıkıştırılmış olarak yüzünüze doğru bastırın ve en az 5-6 dakika bekleyin. Bunu yaparken başınızı kalp seviyesinden yüksekte tutun. Kanamayı durdurduktan sonra bir naylon torbaya koyduğunuz buz ile kısa süre pansuman yapın. Sümkürmemeye, burnunuzu zorlayıcı hareketler yapamamaya özen gösterin. Kanama durmuyorsa, doktorunuzu arayın.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Uzun zamandır diyet yapmaya çalışıyorum, ancak spastik kolon şikayetim nedeni ile uygulamam kimi zaman yarım kalıyor. Önerileriniz nelerdir?
Spastik kolonla diyet yapmak
Zayıflama diyeti uygulayan kişilerde spastik kolona uyumlu bir beslenme planı hem diyeti yarım bıraktırmaz hem de tedavi edicidir. Ancak dikkat edilmesi gereken besinlerin etkilerinin kişiden kişiye farklılık göstereceğini ve bazı besinlerin denenerek beslenme planına yerleştirilebileceğini hatırlatalım. Yasak olan yiyeceklerin alternatiflerinin de listenizde yer alması diyet yapmanızı kolaylaştıracak ve hedef kilonuza inme çabanızı destekleyecektir.
Spastik kolonda beslenme tedavisinde hazırlanan yiyeceklere yağ ilavesinin hazırlama işleminin sonuna doğru konulması, ısı ile çok fazla işlem görmüş yağ ve yağlı yiyeceklerden uzak durulması temel esastır. Aşağıdaki yiyeceklere de dikkat:
n Mısır yağı, tereyağ, margarin
n Neskafe, sütlü kahve, koyu çay, alkollü içecekler, kolalı içecekler, hazır meyve suları
n Sigara
n Yağlı peynirler
n Şarküteri ürünleri (salam, sosis, sucuk gibi)
n Kabuklu deniz ürünleri
n Turunçgiller, kurutulmuş meyveler
n Hazır et suyu
n Kekik, nane, kimyon dışındaki baharatlar
n Turşu, şalça, hardal
Sabahları acıkmıyorum ve kahvaltı yapmak istemiyorum. Ama kahvaltının önemli olduğunu biliyorum. Ne önerirsiniz?
Kahvaltı bahaneleri
Sabah uyandığınızda açlık hissetmiyor olabilirsiniz. Fakat tüm bahanelerin bir kolay çözüm yolu vardır:
n Açlık hissetmiyorum: Güne meyve suyu ve tost gibi hafif yiyeceklerle başlamayı deneyin! Daha sonra ikinci bir kahvaltıda ilerleyen saatlerde yumurta, peynir, süt gibi besinlere geçiş yapın.
n Vakit bulamıyorum: Kolay hazırlanabilen besinler bulundurun. Örneğin: akşamdan hazırlanan sandviç, kahvaltılık gevrek-süt gibi... Hiçbiri olmuyorsa kuru meyve, kuru yemiş (fındık, badem, ceviz) ve taze meyve ile güne başlayın.
n Kahvaltı yapınca daha çok yiyorum: Bunu kanıtlayan hiçbir bulgu yoktur. Tam tersine kahvaltı ve düzenli öğünlerin sağlanması ile yediğiniz miktarlar daha dengeli ve yeterli olacak.
n Dışarıda bir şeyler atıştırıyorum yetmez mi?: Ne atıştırdığınıza göre değişir. Mümkünse evde kahvaltı yapın ve dışarıda sizi bekleyen sağlıksız atıştırmalardan uzak durun.
İbrahim Saraçoğlu Tiroid Tedavisi için Dereotu Kürü
İbrahim Saraçoğlu tiroid hastaları için bitkisel çözüm olarak dereotu kürü öneriyor. Hipotiroid, hipertiroid hatta nodül tedavisi için faydalı dereotu kürü tarifi ve uygulaması
İbrahim Saraçoğlu Tiroid Tedavisi
Tiroid rahatsızlıkları olanlar için Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, bazı tavsiyelerde bulunuyor.
Tiroid Rahatsızlıkları
Tiroid bezi, boyunun ön tarafında bulunan ve 2 lobdan oluşan bir bezdir. Tiroid bezi T3 ve T4 ile tanımlanan 2 tane hormon üretir. Bu iki hormon metabolizmayı düzenler ve de metabolizma hızını kontrol eder. Tiroid rahatsızlıkları, tiroid hormonlarının az çalışması, fazla çalışması veya tiroid bezi içinde oluşan kitleler olarak görülür.
Hipertiroid (tiroidin hızlı, fazla çalışması)
Tiroid bezinin gereğinden fazla (hızlı) çalışması, T3 ve T4 hormonlarının yükselmesinesebep olur ve böylece metabolizma hızlı çalışmaya başlar. Bu duruma Hipertiroid denir. Hipertiroid şunlara sebep olur: Kalp çarpıntısı, kalbin hızlı çalışması ve bağırsak hareketlerinin artması. Bazı hastalarda hipertiroid ishali de tetikleyebilir. Kadınlar daha risklidir çünkü kadınlarda erkeklere göre 5 kat daha fazla görülen bir hastalıktır. Tiroid bezi fazla çalıştığı için nodül oluşmasına sebep olabilir: uninodosa (tek nodül) veya multinodosa (çok sayıda nodül) gelişebilir.
Hipotiroid (tiroidin yavaş veya az çalışması)
Tiroid bezinin az çalışması durumunda T3 ve T4 hormonları az üretilir. bunun sonucunda metabolizma yavaş çalışmaya başlar. Bu hastalığa Hipotiroid denir. Genelde kalp hızı azalır, bağırsak hareketleri yavaşlar ve kabızlık şikayetleri ortaya çıkar. Hipotiroid hastalarının önemli özelliklerinden birisi de çok kolay kilo almalarıdır. Kadınların %2 sinde, erkeklerin ise %0.1 inde hipotiroid rahatsızlığı görülmektedir.
İbrahim Saraçoğlu Tiroid Tedavisi için Dereotu Kürü
İbrahim Saraçoğlu, hem hipertiroid, hem hipotiroid için dereotu kürünü önermektedir. İbrahim Saraçoğlu, dereotunda bulunan iki ana etkin maddenin, tiroid hormonları olan T3 ve T4′ü dengelemede yeterli olabildiğini söylüyor. Yani tiroid bezi hızlı çalışıyor ise yavaşlatıyor, yavaş çalışıyor ise hızlandırıyor. Neticede hem hipotiroid hastaları hem de hipertiroid hastaları için dereotu faydalıdır.
Tiroid nodüllerine karşı Dereotu Kürü faydalı mıdır?
Dereotu kürü tiroid hormonlarını dengeler, sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. bunun yanısıra nodüllerin küçülmesinde veya tamamen yok olmasında da dereotu kürü etkilidir. Birkaç mm büyüklüğündeki nodülleri tamamen yok edebilir, cm düzeyindeki nodüllerin ise sadece küçülmelerinde etkili olabilir. Dereotu kürüne ek olarak, tiroid nodüllere karşı başka bitkisel kürler de bulunmaktadır.
İbrahim Saraçoğlu Dereotu kürünün uygulanışı:
3 ay boyunca çok basit olan kürümüzün uygulanması gerekiyor. Sabah, öğle ve akşam, aç karnınıza, öğünlerden 15 dakika kadar önce 1 yemek kaşığı dolusu taze yeşil dereotu birkaç kez çiğnendikten sonra 2-3 yudum su ile yutulur. Bu küre hiç ara vermeden 3 ay devam etmelisiniz.
İbrahim Saraçoğlu, dereotu kürünün ikinci ayından sonra tiroid hormonlarınızı zaman zaman kontrol ettirmenizi tavsiye ediyor. Çünkü kullandığınız ilacın miktarını azaltmanız gerekli olabilir. Sakın ilaç azaltımını hekiminize danışmadan kendi kendinize karar vermeyiniz.
Tiroid nodüllerinin küçülmesinde veya ilerlemesinde de bu dereotu kürü oldukça etkilidir. Bu kür sayesinde çok sayıda hasta, ilaç alınımından kurtulmuş ve var olan nodülleri de yok olmuştur. Gerekirse küre daha uzun zaman devam edebilirsiniz.
NOT: Hekimlerin kontrol ve önerilerini ihmal etmemelisiniz.
Tiroid hastaları için İbrahim Saraçoğlu ayrıca bitkisel bir kür daha öneriyor. Yoğurt otunun özel bir türü ile yapılan bu kür, İbrahim Saraçoğlu'nun sitesinde satılmaktadır.
Tiroid hastaları için beslenme önerileri
Şu besinler tiroid hastalarına önerilmez. Lütfen bu yiyeceklere karşı ölçülü olunuz.
- Brokoli
- Lahana
- Kırmızı ve karalahana
- Brüksel lahanası
- Karnabahar
- Soya
- Ispanak
- Yerfıstığı
- Böğürtlen
- Turp
- Darı
- Şeftali
Soğuk algınlığını gripten nasıl ayırt edebilirsiniz?
Halk arasında 'üşütme' olarak da adlandırılan soğuk algınlığı tedavi edilmediği ya da yanlış yollarla tedavi edildiği taktirde ölümle dahi sonuçlanabilecek ciddi hastalıklara yol açabiliyor.
Özellikle küçük çocuklar için önlem alınması gerektiği söyleyen uzmanlar uyardı: "Soğuk algınlığında hemen antibiyotiğe sarılmayın.Tedavi doğru ilaçlarla ve zamanında yapılmalı, yoksa kalp ya da akciğer hastalığına yol açabilir"
İstanbul Ünv. Tıp Fakültesi Pediatrik Enfeksiyon Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ayper Somer soğuk algınlığının bilinmeyen yönlerini anlattı.
Soğuk algınlığı nasıl bir hastalıktır?
"Soğuk algınlığı"; 200'den fazla virüsün neden olabildiği bulaşıcı bir üst solunum yolu enfeksiyonudur. Bulaşıcı özelliği halk arasında pek fazla bilinmiyor.En çok çocuklarda görülüyor olsa bile aslında soğuk algınlığı hepimizin grip ile karıştırdığı bir hastalık .Gribin aksine 7 ile 14 gün arasında iyileşiyor. Bazen sinuzit, orta kulak iltihabı, larenjit veya bronşit gibi komplikasyonlar nedeniyle hastalığın seyri uzayabiliyor.Yetişkinlerde ise varolan kalp-akciğer hastalıkları ya da diyabetle birleştiği taktirde kötü sonuçlar doğurabiliyor.
Soğuk algınlığının nedenleri nelerdir?
"Soğuk algınlığı sanıldığı gibi üşütmeyle yakalanılan bir hastalık değildir.. Üşütme ve soğuk hava sadece tetikleyici rol oynayabilir. Yani sonbahar ve kış aylarında bu hastalığa yakalanma riskimiz artar.Bağışıklık sistemimizin zayıf olduğu,stresli olduğumuz durumlarda kalabalık ortamlarda bulunarak bu virüse kolayca yakalanırız. Uzun mesafeli uçak yolculuklarında 200 - 400 kişinin aynı hava kaynağı ile birbirlerine infeksiyon bulaştırmaları söz konusudur. Bundan sonra hastalığın seyri bizim doğru tedavi uygulayıp uygulamamamıza bağlı olarak değişir.
Tedavi edilmediği taktirde nelere yol açabilir?
"Bir hekim kontrolünde geçirilmeyen bu tarz virus ve salgın hastalıklar ileri dönemlerde kalp rahatsızlıklarından, akciğer rahatsızlıklarına kadar ciddi birtakım rahatsızlıklara yol açabiliyor Ayrıca bu dönemde gereksiz antibiyotik kullanımı ile hastalık ilerlemekte, çocuklarda sinüzit ve orta kulak iltihabından zatürreye kadar bazı önemli hastalıklara da dönüşebilmektedir.
Soğuk algınlığına yakalandığımızı nasıl anlarız?
"Soğuk algınlığnda İlk belirti kuru, kaşıntılı boğaz ağrısıdır. Ateş normaldir veya hafif yükselebilir. Bebek ve küçük çocuklarda ateş daha yüksek olabilir.Diğer sık görülen belirtiler, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma, boğazda yanma ve öksürüktür.Ayrıca koku ve tat duyusunun azalması, kulaklarda basınç hissi ve ses kalitesindeki değişikliklere de rastlanmaktadır.
Soğuk algınlığını gripten nasıl ayırt edebiliriz?
Soğuk algınlığı çoğu zaman griple karıştırılmakta ve bu yüzden yanlış ilaç kullanımı söz konusu olmaktadır.Soğuk algınlığına yılda birkaç kez yakalanabiliriz çünkü çok yaygın bir infeksiyondur.Grip ise ülkeler arası bir salgın gösteririr ve daha farklı bir seyir izler.Örneğin gripte kas ve eklem ağrıları,ateş ve akciğer rahatsızlıklarına varabilen birtakım bulgular görülmektedir.Soğuk algınlığında ise ateş düşük olabilir ama kişi kendini halsiz,yorgun ve hasta hisseder.
Soğuk algınlığı nasıl tedavi edilmelidir?
Soğuk algınlığında hemen antibiyotiğe sarılmak anlamsızdır. Antibiyotik kullanımının yeri yoktur.Tedavi şekli belirtilere gore yapılmalıdır. Yani burun ve geniz akıntısını giderici birtakım ilaçlar,ağrı kesiciler, vücut direncini güçlendirmek için kullanılan bitkisel destekler kullanılmalıdır.Özellikle Almanya başta olmak üzere birçok avrupa ülkesinde bitkisel formüller tercih edilmektedir.Alternatif tedavide Afrika'da yetişen ve Afrika kabilelerinin hastalıklarla başa çıkmada sıkça kullandığı Afrika Sardunyası 'nın köklerinden oluşan 'Umckaloabo özünden faydalanıldığını görüyoruz.Tabii alternatif tedavinin yanısıra mutlaka yeterli derecede dinlenilmeli ve bu dönem zarfında bol sıvı tüketilmelidir."
1 Şubat 2010 Pazartesi
Nilgün belgün kremi - Kinerase-mavi anemon çiçeği içerikli krem

Kinerase, bir operasyona ihtiyaç olmadan daha genç görünen bir cilde sahip olabilmeniz için geliştirildi. Hafif, fakat cildin yaşlanmasına karşı, güneşin cilde olumsuz etkilerine, ciltdeki lekelere ve ciltdeki pürüzlere karşı etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış bir cilt bakım ürünüdür.
Kinarase'in gücü, yaşlanmış ve güneşten zarar görmüş ciltlerin görünümünü düzeltenkinetin adlı bitkisel özden gelmektedir. Kinetin aslında bitki yapraklarının kurumalarını ve cansızlaşmalarını önleyen maddedir.
Kinerase, kinetinin bu onarıcı gücünü doğrudan cildinize aktararak cildinizin nem tutma gücünü artırır. Kinerase, cildi yıpratan çoğu bakım ürününün tersine, dış etkenlere karşı korumak üzere cildi besler ve nemlendirir.
Kinerase ürünleri alerji yapmaz, gözenekleri tıkamaz. Kinarase boyasız ve kokusuz olması nedeniyle cildi hiçbir şekilde tahriş etmez. Bilim ve doğanın eşsiz bileşimi ile Kinerase mükkemmel bir cilt yenileyicidir.
Kinerase, Yaşa bağlı derin çizgi ve kırışıklıkların, Hiperpigmentasyonların, Güneş lekelerinin, Cilt rengindeki dalgalanmaların, Pürüzlerin görünümünde gözle görülür bir iyileşme sağlar.
Kullanımı: temizlenmiş cilde sabah,akşam bir miktar uygulanır.Güneş kremi de kullanılması önerilir.
Mustafa Aydıner guatr hastalıkları için bitkisel çözüm

Guatr tedavisinde, dereotu ve tereotu çok yararlıdır. Her salatanıza mutlaka bu bitkilerden koymanız gereklidir.
* 25 gram dereotu tohumu ile 25 gram tere tohumunu toz haline getirin. Ardından bir kilo bal ile karıştırarak macun haline getirin. Bu macundan her yemekten önce aç karnına bir kaşık yiyin.
* Bir tatlı kaşığı kurtpençesini, bir su bardağı kaynar suyun içinde kaynatmadan 5 dakika demlendirip süzün. Sabah akşam bir su bardağı için.
Her türlü troid hastalığına karşı yararlıdır.
Tarkan Güveloğlu saç dökülmesine doğal formül

1 tatlı kaşığı defneyaprağı yağı
1 tatlı kaşığı çamterebentin esansı
1 tatlı kaşığı biberiye yağı
2 yemek kaşığı bademyağı
Uygulaması: Malzemeler bir kabın içinde iyice karıştırıldıktan sonra saç diplerinden başlanarak uçlarına doğru masaj yapılarak sürülür. Biraz yanma yapabilir. 30 dakika bekledikten sonra saçlar yıkanır.
Ahmet Maranki - kozmik bebek maması

Doğal bebek maması tarifi
Malzemeler:
1 çay bardağı aşurelik buğday
1 adet kuru kayısı
1 adet incir
10 adet kuru üzüm
3 çorba kaşığı keçiboynuzu pekmezi
4 su bardağı su
Hazırlanışı:
Kayısıyı, inciri ve kuru üzümü bir gece önceden 1 bardak suda ıslatın.
Ayrı bir yerde yine bir gece önceden ıslattığınız buğdayı, ıslattığınız suyu ile 1 saat haşlayın.
Pişmesine yakın diğer malzemeleri ilave ederek 15 dakika pişirin.
Pişince pekmezi ilave ettikten sonra iri delikli bir süzgeçten geçirip bebeğinize yedirebilirsiniz.
NOT: Bu mamanın içine cevizi, bademi ya da fındığı toz haline getirip ilave edebilirsiniz. Kabak çekirdeği çinko bakımından çok zengin olduğu için toz haline getirerek mamaya eklenebilir.
Hülya Avşar diyeti
Hülya Avşar’ın kilo vermesinde büyük rolü olan Banu Kazanç iki ayda dokuz kilo verdiren listesini açıkladı.
Hülya Avşar’a 2 ayda dokuz kilo verdiren mucize diyet
Sabah
2 dilim kaşar, 1 dilim ekmek, yarım litre su veya
1/4 avokado,30 gram peynir, 1 dilim ekmek, 1 tatlı kaşığı bal, yarım litre su
Ara
5 kayısı ve 0,5 lt. su.
1 bonfile veya tavuk but ve salata, 0,5 lt.su
Haftada 2 gün 1 tabak makarna, salata ve 0,5 lt. su.
Ara
5 kayısı, 3 ceviz ya da 1 muz
ya da
10 badem, 4 kayısı ve 0,5 lt. su.
Akşam
350 gram balık veya somon ızgara ya da 1 göğüs tavuk, salata, 0,5 lt su.
ya da
2 enginar veya 2 kereviz, 1 dilim ekmek, 1 kâse yoğurt, salata, 0,5 lt su.
Akşam için başka seçenek
1 tabak karışık sebze (brokoli, brüksel lahanası, havuç vb. 1 yemekkaşığı zeytin yağ ile hazırlanacak), 1 dilim ekmek, 1 kâse yoğurt, salata ve 0,5 lt. su
Gece
1 nar veya 1 muz ya da 1 dilim ananas.