27 Aralık 2008 Cumartesi

Kalsiyum deposu pekmez

Prof. Dr Akarırmak, pekmezin yanı sıra süt, yoğurt, peynir, dondurma gibi yağ oranı düşük süt ürünlerinin, brokoli, pazı ve ıspanak gibi koyu yeşil yapraklı sebzelerin, baklagillerin, fındığın, deniz ürünleri ile badem, portakal suyu, tahıllar ve tam ekmeğin zengin kalsiyum kaynakları olduğunu kaydetti.

Bu ürünler arasında yer alan pekmezin “kalsiyum deposu” olarak da adlandırılabileceğini ifade eden Akarırmak, “dünyada giderek daha önemli bir halk sağlığı problemine dönüşen osteoporoza bağlı kemik kırılmalarının önüne geçilmesi için pekmez tüketim alışkanlığının yaygınlaştırılmasında fayda var” diye konuştu.

Akarırmak, Türkiye'de yoğun olarak üretimi yapılan üzüm, incir ve dutun ezilerek ve kaynatılarak hazırlanan bir gıda olan pekmezin zengin bir kalsiyum kaynağı olması yanında ucuz sayılabilecek bir ürün olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz özellikle kırsal yerleşim yerlerinde yaşayanların beslenmesinde pekmezin hala var olduğunu biliyoruz. Ama pekmez nerede yaşarsa yaşasın ve hangi yaş grubundan olursa olsun herkesin tüketmesi gereken sağlıklı bir ürün. Ebeveynler pekmezle değişik tatlar hazırlayarak çocuklarına pekmezi sevdirebilirler, kendileri de kalsiyum gereksinimlerini pekmezle karşılayabilirler. Örneğin pekmez yoğurda katılarak keyifle tüketilebilir. Peynirin üzerine konularak tüketilebilir. Pekmez şerbet yapılarak da alınabilir.

Ayrıca geleneksel tahin pekmez olarak, şeker yerine konmak üzere pasta gibi ürünler için de pekmez düşünülebilir. Ancak kilo sorunu ve şeker hastası olanları kalori ve şeker alımı yönünden de uyarmak gereklidir. Şüphesiz pekmez tek kalsiyum kaynağı değil ama pekmezin çok önemli bir kalsiyum kaynağı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü, 100 gram pekmezde 400 miligram kalsiyum var, bu oldukça yüksek bir miktar. Kalsiyum bakımından zengin olduğu bilinen yağsız sütün bir bardağında 245, 100 gram yoğurtta 350 miligram kalsiyum var.”

“KADINLAR DAHA DİKKATLİ OLMALI”

Akarırmak, insanların günlük kalsiyum gereksiniminin yaş grubuna cinsiyete göre farklılık gösterdiğini belirtti.

Günlük alınması gereken kalsiyum miktarının 1-3 yaş grubundakiler için 500 miligram olduğunu kaydeden Akarırmak, bu miktarın 4-8 yaş grubundakiler için 800, 9-18 yaş grubundakiler için 1.300, 19-50 yaş grubundakiler için 1.000, 50 ve üstü yaş grubundakiler için ise 1.200 miligram olduğunu bildirdi. Akarırmak, gebe ya da emziren kadınların günlük alması gereken kalsiyum miktarının ise 1.200 - 1.500 miligram olduğunu bildirdi.

Akarırmak, osteoporozdan korunmak için yeterli kalsiyum alınmasının yanı sıra şu önerilerde bulundu:
“Düzenli hekime gidilmeli, çünkü hastalığın erken teşhisi çok önemli. Kişi kemik yoğunluğunu hekimin uygun göreceği sıklıkta ölçtürmeli. Kalsiyum yanında yeterince magnezyum ve C vitamini alınmasına dikkat edilmeli. Tuz alımı azaltılmalı, lifli besinler tercih edilmeli. Tedavide önemli başarılar elde ediliyor olsa bile asıl hedef osteoporozdan korunmak olmalı.

Kadınlar osteoporoz konusunda erkeklere oranla daha dikkatli olmalılar. Çünkü, kadınlarda kemik yapısının zayıflaması daha hızlı. Kadınlarda, özellikle menopozdan sonra görülen hızlı kemik kaybı, kemik yapısının zayıflamasına ve osteoporozun ortaya çıkmasına neden olabilir. Osteoporoz kadınlarda erkeklerden daha sıktır, çünkü, kadınlar erkeklere göre daha az kemik kütlesine sahiptir.”

Tek çare pekmez


27 Aralık 2008



Tek çare pekmez
Osteoporoz Hasta Derneği Başkanı Prof. Dr. Ülkü Akarırmak, kalsiyum açısından çok zengin olan pekmezin, osteoporoz (kemik erimesi) riskini azaltmakta yararlı bir gıda olduğunu söyledi.

İşte kalsiyum deposu pekmezin özellikleri

Akarırmak, “kemik erimesi” ya da “kemik zayıflaması” olarak da bilinen osteoporozun, kemik miktarındaki azalma ve kemik kalitesindeki bozulma nedeniyle kemiklerin zayıflaması ve kırılmaya çok yatkın bir hale gelmesiyle oluşan bir hastalık olduğunu belirtti.

Osteoporozun dünyada en yaygın görülen bir iskelet sistemi hastalığı olduğuna, bu hastalığa bağlı kemik kırıklarının giderek önemli bir halk sağlığı soruna haline geldiğine dikkati çeken Akarırmak, “kemiklerin gelişmesinde ve korunmasında beslenmenin çok önemli rolü var. Uygun beslenilerek osteoporozdan korunulabilir” dedi.

Kalsiyum bakımından zengin beslenmenin osteoporozdan korunma açısından çok önemli olduğunu ifade eden Akarırmak, şöyle konuştu:
“Kalsiyum bakımından zengin beslenme yanında elbette dikkat edilmesi gereken başka faktörler de var. Yetersiz D vitamini alımı, proteinin ve sodyumun fazla miktarda alınması, yetersiz çinko, florid alınması, B, C ve K vitamini yetersizliği, aşırı alkol ve kahve tüketimi bu faktörlere örnek verilebilir.

Bunlar içinde kalsiyum bakımından zengin beslenme çok önemli. Kalsiyum ihtiyacı yaşam süreci içinde değişkenlik gösterir. İskeletin hızla büyümekte olduğu çocukluk ve ergenlik döneminde, gebelik ve emzirme sırasında vücudun kalsiyum ihtiyacı daha fazla. Menopoz sonrası dönemdeki kadınların ve yaşlı erkeklerin daha fazla kalsiyuma ihtiyaçları var. Eğer yeterli kalsiyum alınmazsa vücudumuz bu ihtiyacını en büyük kalsiyum deposu olan kemiklerden karşılar. Bu da osteoporoza neden olur.”

22 Aralık 2008 Pazartesi

ssk yasası

“YASA, BİRÇOK YENİ AVANTAJLARI DA BERABERİNDE GETİRDİ”

“YASA, BİRÇOK YENİ AVANTAJLARI DA BERABERİNDE GETİRDİ”

Tarih : 03.11.2008 11:51:28


Sosyal Güvenlik Kuruluşlarını tek çatı altında toplayan yeni yasanın uygulamaya konulmasından sonra kamuoyunda ortaya çıkan soruların cevaplarını yetkili ağızlardan öğrenmek istedik.



Sosyal Güvenlik Kuruluşlarını tek çatı altında toplayan yeni yasanın uygulamaya konulmasından sonra kamuoyunda ortaya çıkan soruların cevaplarını yetkili ağızlardan öğrenmek istedik. Bunun için, BAKIŞ SOHBETLERİ’ne SGK İl Müdürü Metin SÜMER’i konuk ederek bu soruları yönelttik. Vatandaşın büyük bir kesimini ilgilendiren bu konuyla ilgili avantajları, getirilen yenilikleri, sigortalıların kazanç ve kayıplarını sorduk.

BAKIŞ: Sosyal güvenlik kurumları tek çatı altında toplantı ve yeni bir Genel Sağlık Sigortası ile Sosyal Güvenlik Yasası çıkartıldı. Yasa kamuoyunda çok tartışmalara neden oldu. Başta sendikalar olmak üzere çalışanlar bu yasaya çok karşı çıktı. Yeni yasa neler getirecek, ne gibi değişiklikler oldu? Gerçekten kamuoyunda söylendiği gibi dezavantajları çok mu?

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU İL MÜDÜRÜ METİN SÜMER: Bilindiği üzere, 5502 sayılı Kanunla Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kurulmuş ve SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı bu yeni kuruma devredilerek tek çatı altında birleştirilmiştir.

Yaşanan ekonomik krizler sonucu, giderek artan SGK açıkları, aktüeryal dengesizlik, 5502 ve 5510 sayılı SGK Kanunu’nun çıkmasını zorunlu kılmıştır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar (SS) ve Genel Sağlık Sigortası (GSS) Kanunu'nun hükümlerinin yürürlüğe girişi 4 ayrı tarih olarak belirlenmiş ve 01.10.2008 tarihinden itibaren tamamen yürürlüğe girmiştir. Böylece sosyal güvenlik alanında yeni bir dönem başlamıştır.

Bundan böyle SSK'lar 4/a'lı, Bağ-Kur'lular 4/b’li, Emekli Sandığı iştirakçileri de 4/c'li olarak anılacaktır.

Yasa bir kere kurumlar arasındaki farklılıkları ortadan kaldırdığı gibi, eski kanunda olmayan birçok yeni avantajları ve uygulamaları da beraberinde getirdi.

BAKIŞ: Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortaları Kanunu ile getirilen bu düzenlemelerin konu başlıklarından kısaca bahseder misiniz?

METİN SÜMER: 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile artık 24 basamaklı (hem Bağ-Kur hem de Tarım Bağ-Kur) gelir tabloları artık yok. Bunun yerine Bağ ­Kur'lular, (638,70YTL ile 4.151,70YTL arasında bir rakam seçip) prim ödemek istedikleri geliri Bağ- Kur'a beyan edecekler. Beyan ettikleri gelir üzerinden, yüzde 20 oranında emeklilik, yüzde 12,5 oranında genel sağlık sigortası ve işyerinde yapılan işin tehlike derecesine göre de yüzde 1 ile % 6,5 arasında değişen kısa vadeli sigorta primi ödeyecekler.

Mesela aylık gelirinizi 1.000 YTL kabul edin. işyeriniz büro ise % 33,5 oranında yani 335 YTL. prim ödeyeceksiniz.

Bağ-Kur'lu vergi mükellefi veya şirket ortağı işçi çalıştırıyorsa yani vergi mükellefi olarak kendisi işçi çalıştırıyorsa, ücret ödedikleri en yüksek ücretli işçilerinden daha az gelir beyan edemezler. Bu nedenle işçiniz var ise, en yüksek ücretli işçinize verdiğiniz brüt gelirden az beyan etmeyiniz. 4/b'liler (yani eski Bağ-Kur'lularda) artık SSK'lılar gibi "Geçici iş göremezlik” ödeneği ve emzirme ödeneğinden yararlanacaktır.

BAKIŞ: Yasanın en çok tepki çeken yanı emeklilik yaşının artmasıydı. Emeklilik nasıl olacak?

METİN SÜMER: Bu çok tartışıldı, ancak emeklilik yaşı kademeli olarak artacak. 1 Ocak 2007 tarihinden sonra sigortalı olanların emekli olabilme yaşı ve prim ödeme gün sayısı kademeli olarak artıyor. Yaş şartı 2036 yılından itibaren artıyor. Şimdi önemli değişikliklerden bazılarını başlıklar halinde söyleyeyim daha sonra ayrıntılarına geçeriz.

İş kazası ve meslek hastalığı sigortasının kapsamı genişletiliyor, artık Bağ-Kur’lular da iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamına alınıyor. Ölüm aylığından yararlanma şartları kolaylaşıyor.

Yeni yasa ile en az beş yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası ödemiş bulunan, ölen sigortalının hak sahibine müracaatları üzerine ölüm aylığı bağlanıyor. Eski yasa da bu şart 1800 gündü.

Sigortalının vefat etmesi halinde ödenen cenaze yardımı asgari ücretin üç katına endeksleniyor.

Kurumlar arası farklılıkta ortadan kaldırılıyor.

Hak sahiplerinin evlenme çeyiz yardımından yararlanmadaki farklılıklar ortadan kalkıyor.

Sosyal güvenlik sicil numarası olarak T.C kimlik numarasının kullanılması uygulamasına geçilecek. Vergi numarası da Kasım ayından itibaren T.C kimlik numarası olarak kullanılması uygulamasına geçilecek.

Yine bu yasayla sağlık sisteminde de kurumlar arası farklılıklar ortadan kaldırılıyor. 18 yaşını doldurmamış olan kişiler, acil haller, tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişiler, analık nedeniyle yatarak ya da ayakta yapılan tedaviler için sağlık hizmetlerinden şartsız yararlanma imkanı verilmiştir.

Sağlık yardımlarından faydalanabilmek için gerekli olan şart kolaylaşıyor. Eş ve çocuk, ana baba dahil bir yıl içersinde 30 gün genel sağlık sigortalısı olmak ve prim borcu bulunmamak şartı getiriyor. Hatırlanacağı üzere bu süre Bağ-Kur’da 8 ay, SSK’da kendisi için 90, eş ve çocuklar için ise 120 gün idi.

Yeni yasa ile emzirme ödeneği geliyor. Sigortalılığı devam edenler için sigortalı kadına veya sigortalı erkeğin karısına doğum yapması nedeniyle doğumdan sonraki 6 ay süresince her ay asgari ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilecektir.

BAKIŞ: Basından takip ettiğimiz ve sizin başlıklar halinde bu söylediklerinizden anladığımız kadarıyla yasa en çok kadınlar için yeni düzenlemeler içeriyor. Kadınlara ne gibi yeni haklar tanınıyor? Evlenme ödeneği, çeyiz yardımı, eşinden ayrılanlar için yasa ne gibi değişiklikler öngörüyor?

METİN SÜMER: Başkasının sürekli bakımına muhtaç derecede özürlü çocuğu bulunan kadın sigortalılara, 1 Ekim 2008 tarihinden sonra geçen hizmet sürelerinin 4/1'nin hem prim ödeme gün sayılarına eklenmesi, hem de emeklilik yaşından indirilmesi sağlanmıştır.

Kadın sigortalıların doğumdan sonra işten ayrılmış olmaları ve çocuğun yaşaması şartıyla en fazla 2 defaya mahsus olmak üzere azami 4 yıllık süreleri için borçlanma imkanı getirilmiştir.

SSK' da yetim çocuklara 24 ay, Emekli Sandığı’nda dul eş ve hak sahibi anne de dahil olmak üzere 12 ay evlenme ödeneği verilmekteydi.

Yeni kanunda Bağ-Kur'lu yetim çocuklara ilk defa bu hak verilmek suretiyle "evlenme ödeneği" 24 ay olarak belirlenmiştir.

Bağ-Kur'dan yaşlılık aylığı bağlananlardan faaliyetlerinin sürdürülmesi durumunda her ay % 10' u oranında; SGK ve Emekli Sandığı'ndan emekli olanlardan ise Bağ-Kur 12’nci gelir basamağının % yüzde 10’u oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) alınmaktaydı. Şimdi yeni yasaya göre, 4/a’lılar, 4/b’liler ve 4/c’liler için bunu açıklamalı anlatayım. Şöyle :

4/a sigortalıları için (SSK’lılar) :

1 Ekim’den önce sigortalı olan ya da emekliliği hak edenler için, emeklilik sonrası çalışmaya devam etmeleri durumunda hangi kurumdan emekli olursa olsun 1 Ekim 2008’den sonra 4/a sigortalılığı kapsamında çalışanlar SGDP oranı mevcut yüzde 30 olan orana ilaveten işverenler bir de işyerinin tehlike sınıfı ve derecesine göre yüzde 1 ile yüzde 6,5 arasında değişen oranda kısa vadeli sigorta primi ödeyeceklerdir. Yüzde 30 oranın 1/4 'ü sigortalı, 3/4 'ü işveren hissesidir. Sosyal Güvenlik Destek Primi’ne tabi olanların prim ödeme yükümlüsü işverenleridir.

4/b sigortalıları (Bağ-Kur’lular) :

Hangi kurumdan emekli olursa olsun, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmaya başlayanlar, yeni dönemde emekli aylıklarının % 15'i oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyeceklerdir. Ancak Sosyal Güvenlik Destek Primi, 2008 yılında yüzde 12 olarak uygulandıktan sonra her yıl bir puan arttırılarak % 15'e yükseltilecektir.

Harp malulleri ile Terör ile Mücadele Kanunu’na göre vazife malullüğü aylığı almakta iken, çalışmaya devam edenler ile sonradan çalışmaya başlayacaklar için Sosyal Güvenlik Destek Primi uygulanmayacak.

4/c sigortalıları (Emekli Sandığı) :

Yeni uygulamada 4/c sigortalıları haklarında Sosyal Güvenlik Destek Primi uygulanmayacak, bunlar aylıklarını kestirerek tüm sigorta kollarına tabi çalışacaklardır.

BAKIŞ: Köy ve mahalle muhtarları sürekli prim borçlarını ödeyememekten şikayetçiydiler. Muhtarlar ve çiftçilerimiz için ne gibi değişiklikler oldu?

METİN SÜMER: 1 Ekim 2008 tarihinden önce giriş yapan Tarım sigortalıları asgari 87,00 YTL, köy muhtarlarından da asgari 200,00 YTL prim alınmaktadır.

Yeni kanununla hem tarım Bağ-Kur'lularından, hem de köy muhtarlarından 15 günlük prim alınmak suretiyle 30 gün hizmet kazanmaları imkanı getirilmiştir. (Asgari Prim tutarı 120,OO YTL’dir).

15 günlük esas alınan prim tutarı her yıl bir gün arttırılarak 15 yıl sonra 30 gün üzerinden prim alınması öngörülmektedir.

BAKIŞ: İsteğe bağlı sigortalılık nasıl olacak? İsteğe bağlı sigortalık primi ödeyebilmek için vatandaşlarda hangi şartlar aranacak? Prim gün sayısı ne olacak?

METİN SÜMER: Sosyal Güvenlik Reformu Yasası olarak bilinen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı SS ve GSS kanununu 1 Ekim 2008 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş bulunuyor. Özellikle çalışma imkanı olmayanların Sosyal Güvenlik şemsiyesi altına girebilmesine imkan sağlayan isteğe bağlı sigortalılık, vatandaşlarımıza ciddi avantajlar sağlamaktadır.

18 yaşını dolduranlar, kanuna tabi zorunlu çalışmayanlar, isteğe bağlı sigorta giriş bildirgesi ile kuruma başvuruda bulunabilirler.

2008 yılı Ekim ayı başından itibaren isteğe bağlı sigortalı olanlar ile bu kanundan önce, 506, 1479 ve 5434 sayılı kanunlara göre isteğe bağlı sigorta primi, 5510 sayılı kanunun 82 inci maddesine göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında, yazılı olarak talep edilen prime esas aylık kazancın yüzde 32'sidir. Bunun yüzde 20'si malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primi, yüzde 12'si Genel Sağlık Sigortası primidir.

İsteğe bağlı sigorta primi ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenir. Ödenmeyen süreler, en geç 12 ay içinde gecikme zammı ile beraber ödenebilir. Ödenmez ise hizmet olarak değerlendirilmez.

BAKIŞ: Bu yeni yasadan önce belli gün sigortası olanlar nasıl yararlanacak? Yani isteğe bağlı sigortalı olanlar yeni yasa kapsamında bunu nasıl devam ettirecek?

METİN SÜMER: 5510 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara tabi isteğe bağlı sigortalılığı devam edenlerin sigortalılığı, yeni bir yazılı talep alınmaksızın devam ettirilecek.

BAKIŞ: Yine bu yeni yasayla Bağ-Kur’lu hastalara da istirahat parası verilecek. Ayrıca Bağ-Kur kapsamındaki kadınlara emzirme ve doğum parası yardımı da geldi. Biraz bundan söz eder misiniz?

METİN SÜMER: Yeni yasayla Bağ-Kur'lulara da istirahat parası verilecek. Hastalanan ve hastanede tedavi gören bir Bağ-­Kur'lu hastanede yattığı süre ve hastane sonrası istirahat alıp evinde yattığı sürece Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından her ay geçici iş göremezlik geliri ödenecek.

Örneğin; 2.000 YTL. üzerinden sigorta primine esas kazanç bildirip, her ay 677 YTL. prim ödeyen bir esnaf hastalanıp, 10 gün hastanede yattığında ve hastane çıkışında 20 gün istirahat verilip evine gönderildiğinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 2.000 YTL.'nin 2/3 ü kadar yani 1.333 YTL. geçici iş göremezlik ödeneği ödenecek.

Bundan böyle Bağ-Kur sigortalılarına da emzirme ve doğum parası verilecek.

SSK’lılarda da olduğu gibi yeni reformla da engelli-­özürlü olan Bağ-Kur’lular da 15 yıllık çalışma süresiyle erken emekli olabilecekler.

BAKIŞ: Malullük ve ölüm aylığı için ne kadar süre aranıyor?

METİN SÜMER: Mevcut uygulamada, malullük sigortasından aylığa hak kazanma koşulu, SSK’lılar için 1800 gün veya 5 yıldan beri sigortalı olup en az 900 gün; Bağ-Kur’lular için 5 tam yıl hizmet; kamu görevlileri açısından ise 10 tam yıl hizmet süresinin bulunması gerekiyor.

Yeni düzenleme ile, malullük sigortasından aylığa hak kazanma koşulu en az 10 yıldan beri sigortalı bulunup toplam 1800 gün, sigortalının başkasının bakımına muhtaç olması halinde belli bir sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün prim ödeme şartına bağlanmıştır.

Ölüm sigortasından aylığa hak kazanma koşulu; eski yasa SSK’lılar için 5 yıldan beri sigortalı olup en az 900 gün, Bağ-Kur’lular için 5 tam yıl hizmet, kamu görevlileri içinse 10 tam yıl hizmet süresinin bulunmasını gerektiriyordu.

Yeni düzenleme ile ölüm sigortasından aylığa hak kazanma an az 1800 gün prim ödeme şartına bağlandı. Ancak 4/a yani SSK’lılar için borçlanma süreleri hariç 5 yıl sigortalılık süresi ile toplam 900 gün prim ödeme gün sayısı olarak değiştirildi.

Ayrıca sağlık raporu oranı yüzde 67’den yüzde 60’a indirildi.

1 Ekim’den sonra sigortalı olup emekliliği hak eden biri, Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödeyerek çalışamayacak, çalışmak istediğinde emekli aylığı kesilecek.

BAKIŞ: Bu yeni yasa biliyorsunuz kamuoyunda çok tartışıldı. Sendikaların tepkisine neden oldu. Yeni yasanın özellikle sağlık alanındaki değişimleri çok eleştirildi. Yeni yasa sağlıkta ne gibi yenilikler getirdi? Hakikaten eski yasaya göre bir hak kaybı var mı?

METİN SÜMER: Bir kere sağlık hizmetlerinden yararlanılması için gerekli prim gün sayısında bir azalma var. SSK’lıların sağlık hizmetlerinden yararlanması için gerekli olan 90 ve bakmakla yükümlü oldukları için 120 gün, Bağ-Kur’luların ise 240 günlük süreleri yeni kanunla sigortalı olan herkes 30 gün pirim ödedikten sonra sağlık hizmetlerinden yararlanacaklar.

Yeni düzenlemeyle de, isteğe bağlı sigortalılara sağlık primi ödemek koşuluyla sağlık hizmetlerinden yararlanma imkanı getirildi. Buna göre; işten ayrılan vatandaşlarımızın, pirim borcu olup olmadığına bakılmaksızın 90 gün daha sağlık imkanlarından yararlanabilmesi sağlanacak.

Prim ödeme gücü olmayan vatandaşlarımızın Genel Sağlık Sigortası primi devlet tarafından karşılanacak.

Mesela kimler derseniz; onu da şöyle sıralayabiliriz:

Aile içindeki kişi başı geliri asgari ücretin 1/3' ünden az olanlar.

Vatansızlar ve sığınmacılar.

2022 sayılı kanun kapsamında 65 yaş ve özürlü aylığı alanlar.

Şeref aylığı alanlar.

Vatani hizmet aylığı alanlar.

Köy kurucuları.

Terörle mücadele aylığı alanlar.

SHÇEK tarafından bakılan çocuklar.

Dünya ve olimpiyat şampiyonları.

Bunların Genel Sağlık Sigortası primleri devlet tarafından karşılanacak.

Çalışması nedeniyle sigortalı olmayan veya ailesinde sigortalı bulunmayanlardan; aile içindeki kişi başına geliri; asgari ücretin 1/3 'ü ile asgari ücret arasında olan vatandaşlarımız, sadece 24 YTL,

asgari ücret ile asgari ücretin 2 katına kadar olan vatandaşlarımız sadece 73­ YTL, asgari ücretin 2 katından fazla olanlar ise 146 YTL ödeyerek sağlık hizmetlerinden yaralanabilecekler.

BAKIŞ: Yasanın en önemli avantajlarından birisi yeni doğan çocukların sigortalı olması sanırız..

METİN SÜMER: Evet. Bu yasayla, yeni doğan her çocuk 18 yaşına kadar sigorta kapsamına alınıyor.

18 yaşından küçüklerin herhangi bir şart aranmaksızın sağlık hizmetlerinden yararlanması sağlanacak. Getirilen bu sisteme, tüm çocuklarımızın 18 yaşına kadar, hiçbir şart aranmaksızın (Ailesi çalışıyor mu, çalışmıyor mu? Pirim borcu var mı? Vs gibi durumlara bakılmaksızın) sağlık hizmetlerinden yaralanması sağlanmaktadır. 18 yaşından sonra ise kendi adlarına veya ana-baba üzerinden sağlık sigortası kapsamında olmaya devam edeceklerdir.

BAKIŞ: 18 yaşından büyük olanlar için durumda bir değişlik olacak mı?

METİN SÜMER: Hayır. Onların hakları devam ediyor. 18 yaşından büyük olup ana-babasının sigortalılığı nedeniyle sağlık hizmetlerinden yararlanmakta olanlar bu haklarını sürdüreceklerdir.

Bağ-Kur'lu hastanın il dışına sevklerinde yol ve refakat giderleri kurum tarafından karşılanacaktır.

BAKIŞ: Daha önceki yasada sadece SSK ve Emekli Sandığı’na tabi olanların bu masrafları karşılanıyordu değil mi?

METİN SÜMER: Evet daha önceki yasaya göre, SSK ve Emekli Sandığı mensuplarının yol giderleri karşılanıyordu.

Bir başka yenilik daha var. 1 Ocak 2009 tarihinden sonra da ‘Akıllı Konut’ uygulaması pilot bölge olarak Bolu’da başlayacak ve ülke düzeyinde yaygınlaşacak. Bu ‘Akıllı Konut’ uygulamasıyla da sağlık konusundaki suistimallerin önüne geçileceğini düşünüyorum.

BAKIŞ : Efendim, bu konu oldukça uzun. Okuyucularımızın daha iyi anlaması için detayları vermek zorundayız. Bu nedenle dilerseniz sohbetimizin kalan bölümüne de haftaya devam edelim.

METİN SÜMER : İyi olur. Çünkü vatandaşın kafasındaki bir çok soru işaretinin önlenmesinde basının aydınlatıcı bir rolü olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Bu yüzden haftaya devam edecek sohbetimizde de aylık bağlama oranları, emeklilik yaşı ile ilgili değerlendirmelerimizi, yeşil kart konusunu anlatalım.

11 Aralık 2008 Perşembe

Bunları Uygula, 150 Yıl Yaşa!

Uzun ve sağlıklı yaşam kuralları bir kitapta toplandı. Daha uzun yaşamak ve genç kalmak için ipuçları

Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar “Daha uzun yaşamak ve genç kalmak için en önemli 500 yol” adlı kitapta toplandı. İşte uzun ve sağlıklı yaşamanın altın kuralları…

� Alzheimer hastalarında çok az bulunan acettlcholine maddesi kaynağı ciğer, böbrek, lahana, sardalye balığı gibi yiyecekleri diyetinizde mutlaka bulundurun.

� Sağlıklı beyin hücrelerine, damarlara ve cilde sahip olmak için rafine olmamış ayçekirdeği, kabak çekirdeği, susam, ceviz gibi kuruyemişleri sofranızdan eksik etmeyin.

� Her gün bir bilmece çözmek gibi akıl jimnastiğini ihmal etmeyin.

� Omega-3 yağlarını içeren sardalye, palamut gibi yağlı balıkları haftada en az iki kez yiyin.

� Genlerinizi her şikâyetiniz için suçlamaya son verin. Unutmayın yaşam biçiminiz bu genlerin etkili olup olmamasında büyük rol oynuyor.

� Her gün en az 1 saat güneş ışığı görün. Güneş yoksa güneş ışığını taklit eden lambalardan yararlanın.

� Gülün. Gülmek bağışıklık sistemini sağlamlaştırır, kalori yakar, ciğerlere iyi gelir.

� Erken yatın. Gece yarısından evvelki iki saat hücre yenilenmesi için en uygun zamandır.

� Geceleri bol bol, daha derin uyumanızı sağlayan “lactucarium” adlı bir maddeyi içeren marul yiyin.

� Olumlu düşünün. Yale Üniversitesi�nin bir araştırmasına göre değişen durumlara çabuk adapte olan kişiler daha mutlu ve doyumlu bir hayat yaşıyor.

30 Ekim 2008 Perşembe

UÇUK BULAŞICIDIR DİKKATT

Uçuklar

Uykusuzluk ve sevinç uçuklatır

İnsanın tam da iyi görünmek istediği önemli bir günde, dudağının kenarında için için bir kaşıntı başlar sonra ufak bir yara belirir! Bu yaranın içi su ile doludur. Ve böylece uçuklu günler başlar.



- Neyse ki birkaç gün sonra uçuk kurur ve kaybolur. Ama ya yeniden çıkarsa! Kuşkunuz olmasın, bir başladı mı artık her fırsatta yeniden çıkar.


Uçuk zayıf taraflarımızın aynası gibidir
Uçukların nedeni, ‘herpes simplex’ virüsüdür. Bu virüs yerleştiği vücuttan kolay kolay ayrılmaz. Faaliyete geçmek için direncimizin düşmesini bekler. Bu yönüyle zayıf taraflarımızın bir aynası gibidir. Uykusuzluk, heyecan, sevinç, kırıklık, soğuk algınlığı, sıcak, rüzgar, adet öncesindeki hormonal dalgalanmalar ve özellikle güneş gibi pek çok neden, uçukların geri gelmesine yol açabilir.

Aynı yerde çıkar
Uçuk çıkaran bir bünyeniz varsa ve günün birinde gözleriniz ağrımaya, ışıktan rahatsız olmaya başlarsa hemen doktora gidin. Çünkü uçuklar göze bulaşırsa görme yeteneğine zarar verebilir. Uçuklar diş etlerinde ve damaklarda da çıkabilir. Farklı bir uçuk virüsü ise cinsel organlarda uçuk çıkmasına yol açar. Bu oldukça tatsız ve dikkatle tedavi edilmesi gereken bir durumdur.

Dudaklarınız bozulmasın!
Uçuklar pek yer değiştirmezler. Genellikle aynı yerde çıkmaya devam ederler. Uçuklarınız dudaklarda çıkıyorsa, zamanla dudak kontürünün bozulmasına yol açabilir. Sık sık tekrarlıyorsa, dudakların rengi solabilir ve üzerinde yer yer beyaz lekeler belirebilir. Aklınızda olsun bu tür kontür sorunlarını kalıcı makyajla düzeltebilirsiniz. Yanakta veya yüzün başka bir yerinde çıkıyor ise, güneşten korunmak önem taşır. Çünkü leke kalabilir.

Bulaşıcı özelliği var
Uçuklar son derece bulaşıcıdır. Her iki tip uçuk virüsü de temasla bulaşır. Bir kez bulaştıktan sonra da direnç her düştüğünde tekrar edebilir. Böyle dönemlerde kimseyle öpüşmemek gerekir. Özellikle çocukların güzel yüzüne karşı daha da hassas davranmalıyız.

Yararlı tedaviler
Ne yazık ki, yüzümüze ve dudaklarımıza yerleşen Herpes simplex virüsünün, yani uçuk sorununun, henüz kesin bir tedavisi bulunamamıştır. Aşı araştırmaları yapılmakta, lazer ve ozon terapileri denenmektedir. Bugüne kadar en iyi sonuç veren tedavilerin başlıcalarını şöyle sıralayabilirim;

Lysin: Uçuğun en etkin tedavisi ‘Lysine’ adı verilen bir amino asittir. Lysine’i hem hap, hem de krem şeklinde bulabilirsiniz. Önerilen doz, uçuk iyileşinceye kadar günde 3 defa 1000 mg. alınmasıdır. Daha sonra da koruyucu olarak günde 500 mg. Lysine almaya devam edilir. Bu hapları aç karnına su ile almanız gerekir. Bu ilacı asla süt ile birlikte kullanmayın. Lysine uzun süreli kullanımda uçukların yeniden çıkmasını önler. Ama tabii önce doktorunuza danışın ve kullandığınız diğer ilaçlar hakkında bilgi verin.
Antiviral kremler: Uçuğun çıkmasını önlemez ama daha çabuk iyileşmesini sağlar ve yayılmasını engeller.
Melisa kremi: Bu kremi uçuğun ilk belirtilerini fark edince hemen sürün ve günde 2-4 kez uygulamaya devam edin. Oldukça etkilidir.
Melisa çayı: Yoğun bir melisa çayı hazırlamak için; 2-3 tatlı kaşığı melisayı kaynamış suda 15 dakika bekletin, sonra soğumaya bırakın. Bir kulak temizleme pamuğu ile günde birkaç kez uçuğun üzerine sürün.
A-C vitaminleri ve flovonoidler: Bu destek vücut direncinizi ve bağışıklık sistemini güçlendirerek size yardımcı olur. Uçuk çıktığında günde 1000 mg C vitamini / 500 mg flavonoid almanızı tavsiye ederim. Ek olarak, şekersiz C vitaminini suda eritip bir pamukla dışarıdan uygulayabilirsiniz. A vitaminli kremler tahriş edici olduğu için uçuk varken sürmeyin.
Ozon tedavisi: Genel vücut direncini artırdığı için birçok uçuklu hastayı iyileştirebiliyor.
Buz uygulaması: Günde birkaç kere, uçuğunuzun üzerine buz koyun ve birkaç dakika tutun. Bu uygulama uçuğun acısını azaltır ve daha çabuk kurumasını sağlar.

Bu önlemleri alın...
Uçuklara dokunmayın.
Uçuğunuz varken hiç kimseyi öpmeyin. Havlu, bardak, yastık kılıfı gibi özel eşyalarınızı başkalarınınkinden ayırın.
Dudaklarınıza en az 15 faktörlü güneşten koruyucu bir ruj sürün.
Yoga-meditasyon gibi stresle baş etmenizi kolaylaştıran yöntemleri deneyin.
Önlem olarak, çerez, çikolata, tam tahıllar ve jelatinden uzak durun. Bu gıdalarda arginine adı verilen bir amino asit bulunur. Arginine Lysine’in etkisizleştirir ve kanıtlanmamış olsa da, birçok doktor bu maddenin uçukları tetiklediğini düşünüyor

Bel Fıtığı için Bel Hareketleri belde kas gevşemesi ve bel düzleşmesi fıtıkbaşlangıcı

http://blog.bsrykt.com/2008/10/bel-fitigi-icin-bel-hareketleri/

Bel Fıtığı için Bel Hareketleri

Bel Fıtığı MR

Bel Fıtığı MR

Daha önceki yazımda belirttiğim gibi bacağıma vuran bel ağrılarım yüzünden doktora gitmiştim. Ağrılarımın bacağıma vurması bel fıtığının habercisiydi ve MR çektirdikten sonra bel fıtığı olduğum konusunda hiçbir şüphe kalmamıştı. Daha sonra tedavi olarak fizik tedaviye başlamıştım. Her seansta 15 dakika akım ve 10 dakika çekme (traksiyon) uygulanmıştı. Fizik tedaviden sonra da mutlaka hergün yapmam gerektiği söylenen bel egzersizleri verilmişti.

Şimdi fizik tedavinin üzerinden yaklaşık 3 ay geçti. Bel ağrılarım arada uzun oturmalar ve ters hareketler yüzünden kendini hissettirse de, çok şükür, bacağıma vuran ağrılardan kurtuldum. Elimden geldiğince doktorun bana vermiş olduğu bel hareketlerini yapmaya çalışıyorum.

Hareketler oldukça kolay geliyor ama belimi zorlamak istemediğimden bu hareketlerle sınırlı kalıyorum. Eskiden 3-4 sene, çok düzenli olmasada, vücut geliştirme yapmıştım. O zamanlar oldukça ağır kilolarlar bel ve bacak hareketleri yapıyordum. Şimdi böyle çok hafif hareketler yapmak garip geliyor. :)

Önceki yazımda fıtık olmamda bacak hareketi (çökme-squat) yaparken yaptığım yanlış hareketin payı olduğunu yazmıştım. Bu doğru ama işin asıl ilginç yanı belimi sakatladığımda normal çalıştığım kilonun yarısıyla çalışıyor olmamdı. Evet senelerce ağırlık çalıştım. Kimi zaman 8-9 ay çok düzenli çalıştım, kimi zaman 5-6 ay ara verdiğim oldu. Ama her zaman bilinçli olarak çalıştım. Her zaman belimi korudum, korumaya çalıştım. Buna rağmen bir anlık dalgınlık belimin sakatlanmasına yetti.

Vücut geliştirme yaptığım zamanlarda düzenli olarak yüzmeye de gidiyordum. Haftada 3-4 kere 1 saat boyunca 3 kilometre yüzüyordum. Şimdi yüzmeye tekrar başladım. Eski performansımı yakalamam biraz vakit alacak ama yüzmenin belime çok iyi geldiğini hissettiğimi söyleyebilirim. Zaten yüzme doktorlar tarafındanda genç-yaşlı herkese tavsiye edilen bir spor.

Sizin de bel fıtığınız olsun olmasın aşağıdaki hareketleri düzenli olarak yapmanızı ve düzenli olarak yüzmenizi tavsiye ederim. Bel kaslarını güçlendirmek ve hareket etmek size bel fıtığından korunmada mutlaka yardımcı olacaktır.

Düzenli egzersiz yapıp bel ve karın kaslarını güçlendirmenin yanı sıra bel fıtığı tedavisinde dikkat etmeniz gereken önemli noktalar var. Bunları aşağıda listeledim. Bel elimden geldiğince bunlara uymaya çalışıyorum ve bunlara uymanın yararını hissediyorum. Eğer bel fıtığınız varsa başlangıç seviyesinde olsa bile çok dikkat edin ve önerilere mutlaka uyun. Hatta bel fıtığınız yoksa bile bunlara uymanız ilerde bel fıtığı sorunu ile karşılaşmamanız açısından önemli. Bel fıtığının çok sık rastlanan bir hastalık olduğunu unutmayın. Ve şunu da eklemeyelim, bir kere bel fıtığı olduktan sonra tedavisiyle uğraşmak, bel fıtığından korunmaktan çok daha zor ve uğraştırıcı.

Ve son bir uyarı: Bel fıtığının ciddi bir hastalık olduğunu kesinlikle unutmayın. Bel ağrılarınızı mutlaka bir doktora gösterin. Her hastalıkta olduğu gibi bel fıtığında da erken teşhis çok önemlidir. Kesinlikle belinizi ihmal etmeyin. Ve unutmayın bilinçsiz yapılan her hareket yarardan çok zarar getir!

Bunları yapmaktan kaçının:

  • Uzun süre oturmayın. Doktorlar bel fıtığı olan hastalarda yarım saatten fazla oturulmamasını tavsiye ediyorlar. Yarım saatte bir yaptığınız işe ara verip mutlaka biraz yürüyün. Bu araba sürerken de geçeli. Mutlaka 30-45 dakikada bir arabanızı durdurup biraz yürüyün
  • Uzun süre ayakta durmayın. Sabit olarak uzun süre ayakta durmayın. Yarım saatte bir mutlaka biraz yürüyün.
  • Belinizi üşütmeyin. Belinizi her zaman sıcak tutun. Terlediğiniz zaman mutlaka kıyafetlerinizi değiştirin. Terin üzerinizde soğumasına izin vermeyin.
  • Ağır kaldırmayın. Ağrınız olmasa bile ağır şeyler kaldırıp beliniz kesinlikle zorlamayın.
  • Eğilerek birşey almayın. Hafif şeyleri almak için bile eğilmeyin. Eğilmek yerine bacaklarınızı kırarak alın ve belinizi her zaman düz tutun.
  • Düşmekten kaçının. Kaygan zeminlerde yürürken dikkat edin. Özellikle kalçanızın üzerine düşmek belinize ciddi zararlar verebilir.

Bunları mutlaka yapın:

  • Belinizi güçlendirin. Bel kaslarının güçlü ve sağlam olması sizi bel fıtığına karşı koruyacaktır.
  • Karın kaslarınızı güçlendirin. Bel kasları kadar sağlam karın kaslarına da sahip olmak bel sağlınız açısından önemlidir.
  • Yüzün. Yüzmek doktorlar tarafından herkese önerilen, vücudu zorlamadan en çok çalıştıran spordur.
  • Yürüyüş yapın. Her gün düzenli olarak yürümek, doktorlar tarafından sağlık açısından tavsiye edildiği gibi bel fıtığı hastalarına da önerilmektedir.
  • Doktorunuza danışın. Yaptıklarınızı bilinçli olarak yapın. Doktorunuz ile konuşmadan herhangi bir fiziksel aktiviteye başlamayın.

BEL EGZERSiZLERi

Bu bölümdeki resimleri ve yazıları, fizik tedavi için gittiğim Özel Fizyomed Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nin hazırlamış olduğu bel egzersizleri broşüründen aldım. Eğer belinizde bir sorun varsa bu hareketleri yapmak yerine mutlaka bir doktora gidin.

Öneriler

Her egzersize günde 3 kez 5 tekrarlı başlayın. Kas kuvvetinde artma ve ağrılarda azalma olduğunda tekrar sayısını her gün arttrırın.

Ağrı oluştuğunda egzersize bir süre ara verin. Hafif bir kas tutulması önemsizdir.

Her egzersizi, yaklaşık on saniyelik aralarla belli bir ritimde tekrarlayın.

Kasılma egzersizlerinde kasılmayı yaklaşık 5-10 saniye boyunca koruyun.

Egzersizde doğru ölçüyü bulmaya çalışın; çok azın bir yararı yoktur, çok fazla ise zararlıdır. (Aşırı yüklenme)

Cesaretinizi yitirmeyin. Başarı genellikle uzun çalışma sonrasında elde edilir.

İlk egzersizleri fizyoterapist gözleminde yapın Herhangi bir sorununuz olduğunda fizyoterapiste danışın.

Nefes alıp vermeye özellikle dikkat edin. Zorlanarak soluk alıp vermek yerine, düzenli aralıklarla soluk alıp vermeye devam edin.

Bel Egzersizi - I

Bel Egzersizi - I

I. Düz bir zemine sırtüstü uzanın, dizlerinizi bükerek ayak tabanlarınızı yere bastırın. Elinizi bel boşluğuna yerleştirin. Belinizi yatağa doğru bastırarak elinizi yatak ile beliniz arasında sıkıştırmaya çalışın. Nefesinizi tutmadan sesli olarak 5′e kadar sayıp gevşeyin.

Bel Egzersizi - II

Bel Egzersizi - II

II. Düz bir zemine sırtüstü uzanın, dizlerinizi bükerek ayak tabanlarınızı yere bastırın. Her iki elinizi, dizinize değdirmeden öne doğru uzatarak baş ve omuzlarınızı hafifçe yerden kaldırın. 5′e kadar sayıp gevşeyin.

Bel Egzersizi - III

Bel Egzersizi - III

III. Sırtüstü yatarak egzersiz yapacağınız dizinizi bükülü olarak karnınıza doğru çekerken diğer dizinizi düz şekilde yatağa doğru bastırınız. Esneme sonrası aynı şekilde diğer dizi de karnınıza doğru çekiniz.

Bel Egzersizi - IV

Bel Egzersizi - IV

IV. Sırtüstü pozisyonda her iki bacağınızı büküp kendinize doğru çekiniz. 1-2 defa esneyip, bacakları tekrar uzatınız.

Bel Egzersizi - V

Bel Egzersizi - V

V. Sırtüstü yatar pozisyonda, bir bacak yatakta düz uzanırken, diğer bacağın ayak altından çarşaf geçirip, dizi kırmadan bacağı düz yukarı kaldırın. Bacağın arkasında gerilme hissettiğiniz noktada (90 dereceyi geçmemeli) 15 saniye bekleyiniz ve indiriniz.

Bel Egzersizi - VI

Bel Egzersizi - VI

VI. Sırtüstü yatar pozisyonda, dizler bükülü elleriniz gövdenizin üzeirnde çapraz, ellerinizden destek almadan kalçanızı yukarı doğru kaldırınız. 5′e kadar sayıp gevşeyiniz.

Bel Egzersizi - VII

Bel Egzersizi - VII

VII. Yüzüstü yatar posizyonda ellerinizi gövdenizin yanına yerleştirip, baş - omuz - kollarla beraber gövdenizi yukarı doğru kaldırınız. 5′e kadar sayıp gevşeyiniz.

Bel Egzersizi - VIII

Bel Egzersizi - VIII

VIII. Yüzüstü yatar posizyonda dizi kırmadan kalçadan bacağınızı geriye düz kaldırınız.

Bel Egzersizi - IX

Bel Egzersizi - IX

IX. Kedi-Deve Hareketi: Yüzüstü dizlerinizin üstünde emekleme pozisyonunda dururken başınızı yukarı doğru kaldırırken bel çukurunuzu arttırınız, başınızı öne (çenenize) doğru eğerken kamburunuzu arttırınız.

Bel Egzersizi - IX.i

Bel Egzersizi - IX.i

Bel Egzersizi - IX.ii

Bel Egzersizi - IX.ii

17 Ekim 2008 Cuma

hafızayı güçlendiren dua

Hz. İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Ali İbnu Ebî Tâlib (radıyallâhu anh) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Annem ve bâbam sana kurban olsun, şu Kur'an göğsümde durmayıp gidiyor. Kendimi onu ezberleyecek güçte göremiyorum" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona şu cevabı verdi: "Ey Ebûl-Hüseyin! (Bu meselede) Allah'ın sana faydalı kılacağı, öğrettiğin takdirde öğrenen kimsenin de istifade edeceği, öğrendiklerini de göğsünde sabit kılacak kelimeleri öğreteyim mi?"Hz. Ali (radıyallâhu anh): "Evet, ey Allah'n Rasûlü, öğret bana!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şu tavsiyede bulundu:"Cuma gecesi (perşembeyi cumaya bağlayan gece) olunca, gecenin son üçte birinde kalkabilirsen kalk. Çünkü o an (meleklerin de hazır bulunduğu) meşhûd bir andır. O anda yapılan dua müstecabtır. Kardeşim Ya'kub da evlatlarına şöyle söyledi: "Sizin için Rabbime istiğfâr edeceğim, hele cuma gecesi bir gelsin." Eğer o vakitte kalkamazsan gecenin ortasında kalk. Bunda da muvaffak olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dört rek'at namaz kıl. Birinci rek'atte, Fâtiha ile Yâsin sûresini oku, ikinci rek'atte Fâtiha ile Hâmim, ed-Duhân sûresini oku, üçüncü rek'atte Fâtiha ile Eliflâmmîm Tenzîlü'ssecde'yi oku, dördüncü rek'atte Fâtiha ile Tebâreke'l-Mufassal'ı oku. Teşehhüdden boşaldığın zaman Allah'a hamdet, Allah'a senayı da güzel yap, bana ve diğer peygamberlere salât oku, güzel yap. Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar ve senden önce gelip geçen mü'min kardeşlerin için istiğfat et. Sonra bütün bu okuduğun duaların sonunda şu duayı oku:

"Allahım, bana günahları, beni hayatta baki kıldığın müddetçe ebediyen terkettirerek merhamet eyle. Bana faydası olmayan şeylere teşebbüsüm sebebiyle bana acı. Seni benden râzı kılacak şeylere hüsn-i nazar etmemi bana nasîb et.

Ey semâvât ve arzın yaratıcısı olan celâl, ikram ve dil uzatılamayan izzetin sâhibi olan Allahım.

Ey Allah! ey Rahman! celâlin hakkı için, yüzün nuru hakkı için kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına da kalbimi icbâr et. Seni benden razı kılacak şekilde okumamı nasîb et.

Ey semâvât ve arzın yaratıcısı, celâlin ve yüzün nuru hakkı için kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi açmanı, onunla kalbimi yarmanı, göğsümü ferahlatmanı, bedenimi yıkamanı istiyorum. Çünkü, hakkı bulmakta bana ancak sen yardım edersin, onu bana ancak sen nasib edersin. Herşeye ulaşmada güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan Allah'tandır."

Ey Ebû'l-Hasan, bu söylediğimi üç veya yedi cuma yapacaksın. Allah'ın izniyle duana icâbet edilecektir. Beni hak üzere gönderen Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun bu duayı yapan hiçbir mü'min icâbetten mahrum kalmadı."İbnu Abbâs (radıyallâhu anhüma) der ki: "Allah'a yemin olsun, Ali (radıyallâhu anh) beş veya yedi cuma geçti ki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a aynı önceki mecliste tekrar gelerek:"Ey Allah'ın Resûlü! dedi, geçmişte dört beş âyet ancak öğrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onlar da (aklımda durmayıp) gidiyorlardı. Bugün ise, artık 40 kadar âyet öğrenebiliyorum ve onları kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gözümün önünde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu. Bugün hadis dinleyip sonra onu bir başkasına istediğimde ondan tek bir harfi kaçırmadan anlatabiliyorum.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu söz üzerine Hz.Ali (radıyallâhu anh)'ye: "Ey Ebû'l-Hasan! Kâbenin Rabbine yemin olsun sen mü' minsin!" dedi." [Tirmizî, Daavât 125, (3565).]

AÇIKLAMA:Hadis sened yönüyle hasen olsa da, âlimler metin yönüyle şâz, garîp ve hattâ münker olduğunu söylemişlerdir.

Amerika’da yüksek lisans ve doktora

Amerika’da yüksek lisans ve doktora

Işıl Tabağ

Amerika’da yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde burs alma olasılığı lisans eğitiminde burs alma olasılığından çok daha fazla.
“Üniversiteden mezun oldunuz, Amerika’da yüksek lisans yapmak istiyorsunuz ama bursa ihtiyacınız var. Üstelik not ortalamanız düşük” Bu ve benzeri pek çok soruya bu yazıda yanıt bulacaksınız.

Amerika’da yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde burs alma olasılığı lisans eğitiminde burs alma olasılığından çok daha fazla. Yükseğini yapmak istediğiniz bölüm, lisans eğitimi aldığınız bölüm ile ilişkili ise toplam olarak daha yüksek meblağlarda burs alabilirsiniz.

Amerika’da bulunan yaklaşık 565 bin uluslararası öğrencinin Amerika’da yüksek lisans yapmak istemesinin ana nedenlerinden biri de iyi bir eğitimi daha uygun bütçeyle alabilme şansı.

Amerika’da yüksek lisans ya da doktora eğitiminde karşınıza iki çeşit burs var: Geri ödemeliler ve geri ödemesi olmayan burslar.

Geri ödemesiz olarak karşınıza çıkacak olan burslar genellikle akademik alt yapınızın gücüne bağlı olarak verilen burslardır. Çok yüklü miktarda olmasalar da sizi ekonomik olarak rahatlatırlar. Bazı üniversiteler akademik alt yapınıza bakarak size bu bursu sunar ve koşul söylemeyebilir. Bazı üniversiteler ise belli bir not ortalaması tutturmaya devam ettiğiniz sürece bu bursu size vermeye devam edeceklerini bildirirler. Not ortalamanız düşerse bursunuz kesilir.

En çok önerdiğim burs türlerinden başında asistanlıklar geliyor. Sebebi ise asistanlıkların sizi eğitimin içinde tutmayı başarması, dolayısıyla da eğitiminizde daha başarılı olmanızı sağlaması. Öğrenciler asistanlık yaparken vakit kaybına uğrayacakları ve derslerde başarılı olamayacakları kaygısına düşer. Ancak durum çoğu zaman tersi olur. Birçok öğrenci asistanlık sayesinde daha yüksek notlar alır.

Peki, her öğrenci asistan olabilir mi?

Her öğrenci asistanlık için başvuru yapabilir. Asistanlıklar öğrencinin kapasitesine, ilgili okulun ihtiyacına, başvuran sayısına gibi özelliklere bağlı olarak veriliyor. Asistanlık karşılığında bazı okullar okul ücretinin tamamını burs olarak verebildiği gibi, bazı okullar karşılıksız bazı bursları da ekleyerek yurt parasını da öğrenciden almayabilir. Bazı okullar okul ücretinde yüzde indirim yaparken, bazı okullar sadece maaş da verebilir. Tüm bu koşullar okuldan okula değişiklik gösterir. Amerika’da ve hemen hemen her ülkede üç tür asistanlık mevcut: Öğretim asistanlığı, Araştırma asistanlığı, Genel Asistanlık.

Teaching Assistantship (TA) (Öğretim Asistanlığı): Öğretim görevlilerine ders hazırlanmasında, derslerin öğrencilere aktarılmasında ve öğrencilere yardım konusunda görev alınan asistanlık modelidir. İngilizce dil yeterliliğiniz bu asistanlığı almakta oldukça önemli bir faktör. Fazla sayıda öğrenci sayısına sahip büyük okullarda öğretim asistanlığı önem kazanır. Tüm öğrencilerin öğretim görevlilerine direkt olarak ulaşma şansı düşüktür. Öğretim asistanları sayesinde öğrenciler soru çözümünde veya konu tekrarında gerekli desteği alabilirler. Asistanlığa uygun olup olmadığınıza karar veren kabul aldığınız departmandır. Size ödenecek para çoğunlukla departmanın bütçesinden karşılanır. Bazı öğretim asistanlarının tek görevi sınav kağıdı okumaktır. Bunun nedeni İngilizce seviyelerinin ders anlatma açısından yeterli olmamasıdır. Ancak aldıkları ücret farklılık göstermez.

Research Assistantship (RA) (Araştırma Asistanlığı): Öğretim görevlilerin yaptıkları araştırmalara gerek literatür tarama, gerekse laboratuar çalışmalarına katkı olarak yapılan asistanlık modelidir. Fizik, kimya, biyoloji gibi fen dallarında genellikle laboratuar çalışması gerekir. Araştırma yapma konusundaki yeteneğiniz bu asistanlığı alma konusunda oldukça önemlidir. Size ödenen para çoğunlukla ya profesöre araştırmaları için ayrılan bütçeden, ya da kuruluş veya devletin araştırma için okula ayırdığı ödenekten yapılır. Bazı okullar önemli devlet projelerini yürütmektedir. Bu asistanlık sayesinde bazen öğrencinin tüm masrafları karşılanabildiği gibi, bazen belli bir miktar maaş verilebilir. Araştırma yapılan dalda sizin lisans eğitiminiz esnasında sahip olduğunuz tecrübe ve bilgi bu asistanlığı almanızda kolaylık sağlar.

Graduate Assistanship (GA) (Genel Asistanlık): Asistanlık aldığınızın departmanın gerektirdiği ofis içi veya dışı görevleri yerine getirdiğiniz asistanlık modelidir.

Amerika’da lisans eğitiminde karşılıksız olarak scholarships adı verilen burslar verilirken yüksek lisans ve doktora programlarında yine karşılıksız olarak fellowships verilir.

Ayrıca öğrencinin maddi durumuna bakılarak mali yardım da yapılır. “Grant” olarak da adlandırılan bu burs türünde maddi yeterliliğiniz incelenir ve uygun iseniz karşılıksız olarak size burs sunulur.

Tüm bu bursların dışında bankaların sundukları krediler de vardır. Bazı üniversiteler bankalarla kendi görüşür ve size “loan” ismi verilen eğitim kredisini sunmalarını sağlar. Siz, size sunulan bu eğitim kredisi paketini incelersiniz. Uygun bulursanız kabul eder ve gerekli şartları sağlarsınız. Ancak çoğu zaman eğitim kredisi almak öğrenciye düşer. Uluslararası öğrencilerin de bir Amerikan vatandaşını kefil göstererek kredi alma şansı vardır. “Loan” adı verilen bu eğitim kredileri düşük faizli ve uzun geri ödeme vadesi olan kredilerdir. Örneğin 100 USD olarak 20 yılda geri ödersiniz.

Karşınıza şöyle bir tablo çıkıyor. Sunulan fellowships, grants, asistanlıklar, varsa loan hepsi toplanır ve size yılda ödemeniz gerekecek miktar budur, derler. Siz eğitiminize başlamadan mali portrenizi net olarak görürsünüz.

Sizlere tavsiyem “Zaten bursa uygun değilim” diye düşünüp araştırma yapmaktan vazgeçmemeniz. Her üniversite burs ve asistanlık detaylarını çok net bir şekilde internet sayfalarına yerleştirirler. Mutlaka okuyun. Size uygun olan her bursa da okulun belirttiği şekilde başvurunuzu yapın. Tam burs alan pek çok Türk öğrencisi olmaktadırs. Yeter ki burslar ve asistanlıklar için çabalayın.

Umarım dilediğiniz bursu alır, çok iyi yerlerde çalışır, burs aradığınız günleri unutmaz ve ileride sizden sonra gelecek gençlere burs imkanları yaratırsınız

14 Ekim 2008 Salı

Diş Bakımında Yapılan 30 Hata

Medical Park Bahçelievler Hastanesi Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Mihmanlı, ağız ve diş sağlığı konusunda yaptığımız hataları ve topluma yerleşmiş yanlış inanışları anlattı:

1- SERT DİŞ FIRÇASI DAHA İYİ TEMİZLER: İyi fırçalamak; fırçanın sertliğiyle değil, fırçalama tekniğiyle ilgilidir. Genellikle orta sertlikte diş fırçaları kullanılır. Çok sert fırçalar, dişleri aşındırabilir. Çok yumuşak fırçalar ise dişleri temizlemeyebilir.

2- SERT FIRÇALAMAK DİŞLERİ DAHA İYİ TEMİZLER:
Dişleri sert fırçalamak; dişleri temizlemek yerine, ‘fırça çürüğü’ dediğimiz aşınmalara neden olur. Dişlerin mine tabakası aşındığı için, alttaki sarı tabaka ortaya çıkar ve dişler daha sarı gözükür. Ayrıca sert fırçalamak, dişlerde hassasiyete ve diş eti çekilmesine neden olur.

3- DİŞ MACUNUNU FAZLA KULLANMAK DİŞLERİ ÇİZER: Dişlerin mine tabakasının çizilmesi; macunun fazla kullanılmasıyla ilgili değil, kullanılan macunun granüllerinin büyük olmasıyla ilgilidir. O yüzden granülleri büyük olan macunların uzun süreli kullanımından kaçınılmalı. Fırçanın üzerine konulan macunun miktarı ise ‘mercimek tanesi’ büyüklüğünde olmalı.

4- KARBONAT VE TUZLA FIRÇALAMAK DİŞLERİ BEYAZLATIR: Bu maddeler iri granüllü olduğu için dişin mine tabakalarını çizer ve aşındırır. Bunun sonucunda; dişin parlaklığı gider ve yediğimiz ve içtiğimiz besinlerle, dişler daha kısa zamanda renkleşmeye başlar.

5- SARI DİŞLER DAHA SAĞLAMDIR: Dişin rengi dişin sağlamlığını belirlemez.

6- DİŞLER, MACUN VE FIRÇA ISLATILARAK FIRÇALANMALI:
Diş fırçası, fırçalamaya başlamadan önce ıslatılmamalıdır. Çünkü; fırça kılları ıslatılınca, sertliğini kaybeder. Macunun köpürmesi için de yeterli sıvı ağızda mevcuttur.

7- MACUN KULLANMAYA BAŞLADIKTAN SONRA DİŞLERİM ÇÜRÜDÜ:
Macun; dişleri fırçalarken sabun görevi görür ve içeriğinde dişlerde biriken mikroorganizmaları yok etmek için etken maddeler vardır. Yani çürümeye neden olmaz.

8- ÇÜRÜKLER GENETİKTİR, NE YAPARSAN YAP DİŞİN ÇÜRÜR: Bireyler arasında çürüğe yatkınlık farklı olabilir. Fakat kötü beslenme alışkanlığının düzeltilmesi, ağız hijyenine önem verilmesi ve düzenli diş hekimi kontrolleri durumunda çürüğe yatkınlığın bir önemi kalmaz.

9- DİŞLER KAHVALTIDAN ÖNCE FIRÇALANIR: Dişler günde en az iki kez, kahvaltıdan sonra ve yatmadan önce fırçalanmalı. Diş fırçalama işlemi bitince, dilin üst kısmı da yumuşakça fırçalanmalı.

10- ESTETİK DİŞ DOĞUŞTAN OLUR, ÇARPIK DİŞTEN KURTULUŞ YOK: Diş düzeltme (ortodonti); dişler ağızda mevcut olduğu sürece her yaşta uygulanabilir. Ortodontik tedavi sayesinde; dişler mevcutsa, her yaşta düzeltme yapılarak, güzel gözüken dişlere sahip olunabilir.

11- HER BÜNYE İMPLANTI KABUL ETMEZ: İmplant; eksik olan dişlerin yerine çene kemiğine yerleştirilen yapay diş kökleri olarak tanımlanabilir. Sadece yara iyileşmesini etkileyen bir sistemik hastalık ile kontrol altında olmayan kalp ve şeker hastalığı varsa yapılmaz.

12- HAREKETLİ PROTEZLER ÇAMAŞIR SUYUNA KONURSA BEYAZLAR: Hareketli protezleri çamaşır suyuna koymak zararlıdır. Protezin kırılganlığını artırır ve protezin ömrünü azaltır. Protezler için özel temizleme tabletleri vardır; onlar kullanılmalı.

13- ÇEKTİRDİĞİM 20 YAŞ DİŞİNİN YERİNE DİŞ YAPTIRMALIYIM:
Çekilen 20 yaş dişlerinin yerine protez diş yaptırmaya gerek yoktur.

14- İŞ RÖNTGENİ ÇEKTİRİRSEM ÇOK FAZLA IŞIN ALIRIM:
Diş röntgenleriyle alınan radyasyon çok azdır. Bu radyasyon doğada alınan radyasyondan daha azdır.

15- BEYAZLATMA (BLEACHİNG) DİŞLERİ DAHA DA SARARTIR:
Beyazlatma; normal diş rengini daha da açmak için yapılır. Beyazlatmanın ilk yapıldığı dönemlerde; kahve, çay ve sigara gibi dişleri renklendirecek etkenlerden uzak durmak gerekir. Beyazlatmayı yapacak hekimin tavsiyelerine uyulursa, beyazlatmanın hiçbir yan etkisi yoktur.

16-DİŞ TAŞLARI TEMİZLENDİKTEN SONRA DAHA ÇOK DİŞ TAŞI OLUŞUR: Düzenli ve doğru fırçalama diş taşı oluşumunu engeller. Altı ayda bir diş hekimi kontrolü sayesinde; iyi fırçalayamadığımız alanlarda oluşan diş taşları, hekim tarafından temizlenmiş olur. Bunun da herhangi bir zararı yoktur.

17- DİŞ TAŞI TEMİZLİĞİ DİŞİN MİNESİNE ZARAR VERİR: Diş taşı temizliği doğru uygulandığı takdirde minenin zedelenmesine neden olmaz. Çünkü diş taşı temizliği işleminde; diş dokusundan değil, diş yüzeyine ait olmayan oluşumlar (plak, diş taşı) uzaklaştırılır.

18- DİŞ FIRÇALARKEN DİŞ ETLERİNİN KANAMASI İYİDİR: Diş fırçalarken görülen kanamalar, diş eti iltihabının belirtilerinden biridir. Vakit geçirmeden bir diş hekimine başvurmak gerekir. Diş etlerinin, kanamadan dolayı fırçalanmaması sonucu, mevcut iltihabi durum şiddetlenecektir. Hastalar kanama olan bölgeyi daha iyi fırçalamalı ve diş hekimine tedavi için başvurmalı.

19- SÜT DİŞLERİ NASIL OLSA DÖKÜLECEK DOLGU GEREKSİZDİR: Süt dişinin erken çekimi, alttan gelen daimi dişlerde çapraşıklığa ve çene kemiği gelişiminde bozulmalara neden olur.

20- ERKEK DİŞ HEKİMLERİ DAHA İYİ DİŞ ÇEKER: Diş çekimi belli prosedürler doğrultusunda uygulanan bir işlem olup, uygulanan kuvvetle alakalı değildir.

21- ÇEKİM İÇİN KULLANILAN LOKAL ANESTEZİKLER MORFİNDİR BAĞIMLILILIK YAPAR: Diş hekimliğinde kullanılan lokal anestezik maddeler morfin içerikli değildir; alışkanlık yapmaz. Morfin, tıp alanında sınırlı vakalarda kullanılan bir ilaçtır.

22- DİŞ ÇEKİMİ AVRUPA MALI MORFİNLE YAPILIRSA AĞRIMAZ: Günümüzdeki lokal anestezik maddeler belli standartlarda üretilmiştir. Avrupa malı olmasına gerek yoktur.

23- DİŞ AĞRIYINCA DİŞİN ÜZERİNE ASPİRİN, RAKI, KOLONYA, TÜTÜN VE TUZ KOYMAK AĞRIYI KESER: Alkol ve alkol içerikli maddelerin diş ve diş eti bölgesine uygulanması sonucu diş etlerinde ‘alkol-aspirin yanığı’ denilen komplikasyonlara neden olur. Dişlerin üzerine uygulanan diğer maddelerin (tütün, tuz vb.) de ağrı kesici özellikleri yoktur. Ağrı, ancak mevcut sorun giderildiğinde ortadan kalkar.

24- ÇÜRÜK DİŞ ÇEKİLDİKTEN SONRA PİS KAN AKITILMALIDIR, ÇEKİLEN DİŞİN YERİNİ KANATMAK İYİDİR:
Diş çekiminden sonra, çekim boşluğuna hastanın yaptığı müdahaleler sonucu bölgenin sürekli kanatılması ya da pıhtının uzaklaştırılması, diş çekimi yapılan yerin iltihaplanmasına neden olur. Oluşan pıhtı korunmalıdır.

25- EN KOLAY ÇÖZÜM ÇÜRÜK DİŞİ ÇEKTİRİP KURTULMAK: Çürük diş için mümkün olan her türlü tedavi uygulanmalı. Çünkü ne fonksiyon ne de estetik yönünden hiçbir protez kendi dişinizden daha iyi olamaz.

26- AĞIZ KOKUSU HERKESTE OLUR VE GEÇMEZ: Ağız kokusu; diş çürüğü, diş eti hastalığı, sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklar, sinüzit ya da üst solunum yolu enfeksiyonları kaynaklı olabilir. Bu hastalıkların tedavisi sonucunda ağız kokusu önlenebilir.

27- DİŞ TELİ SADECE ÇOCUKLARDA KULLANILIR: Ortodonti (tel tedavisi) alanındaki son gelişmeler sayesinde; tel tedavisi sadece çocuklara değil, erişkin hastalar için de uygulanabilir.

28- HER HAMİLELİK BİR DİŞ GÖTÜRÜR: Her hamilelikte diş kaybının gerçekleşmesi söz konusu değildir. Ağız bakımının tam olarak sağlanamaması, tedavi edilemeyen çürüklerin varlığı ve diş eti hastalıklarının ilerlemesi durumunda diş kayıpları görülür.

29- HAMİLELİKTE DİŞ ETLERİ KANAR ÇÜNKÜ DİŞTEN KALSİYUM ÇEKİLİYORDUR: Hamilelikteki diş eti kanaması, dişten kalsiyum çekilmesi nedeniyle olmaz. Kanamanın nedeni; ağız bakımının yeterli sağlanmaması durumunda hamilelikteki hormonal değişiklikler sonucu diş eti iltihabının oluşması ya da mevcut diş eti iltihabının şiddetlenmesidir.

30- HAMİLELİKTE DİŞ TEDAVİSİ BEBEĞE ZARAR VERİR: Acil olan diş tedavileri, hamileliğin her döneminde yapılabilir.

Zencefil Her Derde Deva

Zencefil, hazımsızlık, bulantı, dolaşım bozuklukları, soğuk algınlığı gibi hastalıklara iyi geliyor.
Hazımsızlık
Aşırı yenilen yemeklerden sonra ve özellikle et yemeklerinden sonra alınması uygundur. Sindirim sistemini rahatlatır.

Bulantı

Uçak, araba ve gemi tutmalarında oluşan mide bulantısı ve kusma gibi şikayetlerde seyahatin hemen öncesinde alınması uygundur. Bulantı ile beraber oluşan baş dönmelerini azaltıcı yönde etkisi vardır.

Dolaşımla ilgili ve kolesterol düşürücü özellikler

Uzun süre ve düzenli kullanılması sonucunda kandaki kolesterol seviyesinin azalması yönünde etkileri olduğu anlaşılmıştır.

Soğuk algınlığı

Isıtıcı özelliğinden dolayı soğuk algınlığı şikayetlerinde vücut ısısını yükselterek vücudu rahatlatır.

Enerji ve güç artırıcı

Vücudun enerji ihtiyacını artırıcı özelliğinin yanısıra istek ve güç artırıcı özelliği vardır.

Zihinsel aktiviteyi artırıcı

İleri yaşlarda görülen unutkanlık, dalgınlık gibi durumların oluşumunu geciktirici yönde etkili olmaktadır. Düzenli kullanıldığında zihinsel aktiviteyi artırdığı gözlenmiştir.

Sigara kaynaklı rahatsızlıkları azaltır

Sigaradan kaynaklanan öksürük, boğaz kuruluğu gibi rahatsızlıkları giderir. Balgam söktürücü özelliği vardır.

10 Ekim 2008 Cuma

Mathtype 6.0

http://rapidshare.com/files/45133536/Design.Science.MathType.v6.0.Incl.Keymaker-CORE.exe

Şifre: www.uyurgezer.net

Mathtype 5.2c

Office'deki Equation Editor'ın yerini alıyor. Sunum ve dokümanlara denklem eklemek için gerekli

Mathtype 5.2c (Alttaki mesajda yeni versiyonu var)

MathType is a powerful interactive utility that will revolutionize the way you create print and web-based documents that contain math.

MathType works with any word processor, presentation program, page layout program, HTML-authoring tool, plus other types of software, to create equations for research papers, class materials, web pages, slide presentations, journal articles and books.

Features & Benefits

More Symbols, Templates and Fonts

* More Fonts: MathType has hundreds more symbols and templates than Equation Editor. Beside our exclusive Euclid™ math fonts, you can also make use of the 1000's of math symbols in fonts already on your computer, as well as math fonts you can download from the Internet.
* Find Symbols: MathType's Insert Symbol dialog allows you to explore the available symbols and insert them with a click or keystroke.


Saves Time

* Save Expressions in the Toolbar: Drag frequently used equations and expressions to the MathType toolbar so they can be inserted later with just a click or a keystroke.
* Keyboard Shortcuts: MathType has keyboard shortcuts for virtually every symbol, template, and command.

Easier to Use

* Toolbar and Menu in Microsoft Word: MathType adds a toolbar and menu to Microsoft Word, allowing quick access to its features and powerful commands to do equation numbering, produce great-looking math web pages, and much more.

Better Results

* Color: Coloring an equation can make it stand out in a slide show. Use color to highlight part of an equation to focus your students' attention on it. Show the part that changed in each step of a multi-step procedure.

Works with Many Other Applications

* Many Applications: In addition to Microsoft Word, with MathType you can also add equations to PowerPoint slides, Quark XPress and Adobe InDesign documents, drawing, painting and graphing programs, Visio flowcharts, Excel spread*****s, web pages, and much more.
* Many Ways to Work: MathType can add equations to virtually any application that has an Insert Object command or into which you can paste or drag a graphical image.

System Requirements

* Microsoft Windows 98 SE, 2000, ME, and XP.
* 10 MB free hard disk space.
* MathType is not RAM-intensive so listing its requirements is not necessary; MathType will run on any Windows computer.
* CD-ROM for installation (not required if product is downloaded via the Internet).
* MathType does not require Microsoft Office or Microsoft Word. However, it adds a MathType toolbar and menu to Microsoft Word for Windows 2003, 2002 (Office XP), 2000, and 97.

http://rapidshare.com/files/6888754/...v5.2c.rar.html

djvu reader = djvu uzantılı dosyaları açmak için program

http://ufpr.dl.sourceforge.net/sourceforge/windjview/WinDjView-0.5.exe

25 Eylül 2008 Perşembe

tum üniversitelerin akademik kadro ilanları

http://turkuaz.yok.gov.tr/AkademikDuyuru/

Kırışıklıkları Önleyen Tavsiyeler

Yüzünüzün çabuk kırışmasını istemiyorsanız uzmanlar tarafından önerilen aşağıdaki 9 tavsiyeyi dikkatlice göz atın.

1- Sırt üstü uyuyun
Amerikan Dermatoloji Akademisi (AAD) uzmanları, uyku pozisyonunun 'uyku çizgilerine, kırışıklıklarına' neden olduğunu belirtiyor. İlk zamanlar farkedilmeyen bu izlerin yüz aşağı yattığınızda yanak, alın ve çene bölgesinde kırışıklıklara sebep olduğu vurgulanıyor.

2- Çok fazla balık özellikle ton balığı yiyin
Sadece ton balığı değil diğer soğuk su balıkları da protein bakımından zengindirler ve cildinizin parlak, sağlıklı görünmesini sağlarlar. Yale Dermatoloğu Nicholas Perricone, yağlı asitlerin parlak genç bir cilde sahip olmayı sağladığını, kırışıklıkları önlediğini belirtiyor.

3- Gözlerinizi kısmayın, okumakta zorlanıyorsanız gözlük takın
AAD gözleri sürekli kısmak gibi tekrarlayan göz ve yüz hareketleri kırışıklıklara neden olur. Bu alışkanlıklarınızı unutun, güneşe çıkamıyorsanız güneş gözlüğü kullanın. Okumakta zorluk çekiyorsanız numaralı gözlük alın. Böylece göz çevresi kırışıklıklarından korunmuş olursunuz.

4- Alfa-hidroxy Asitler (AHAs)
Doğal meyve asitleri ölü cilt hücrelerinin temizlenmesini sağlar, çizgi ve kırışıklık oluşumunu önler. Kozmetik ürünlerinde ya da birçok meyvede bulunur.

5- Kakao için kahve alın
2006 yılında Journal of Nutrition'da yayınlanan bir araştırmaya göre araştırmacılar kakaonun cildi güneş yanıklarından koruduğunu, cilt hücrelerindeki sirkülasyonu hızlandırdığını, cildi daha yumuşak ve pürüzsüz yaptığını tespit etti.

6- Yüzünüzü fazla yıkamayın

Maryland Medical Center Üniversitesi Dermatologlarına göre, aşırı yüz yıkamak cildinizin üzerindeki doğal yağlı bariyeri temizleyerek, cildi nemsiz ve kırışıklıklara karşı daha hassas hale getiriyor. Bu nedenle yüzünüzü çok fazla yıkamayın. Kullandığınız sabun cildinizi nemlendiren ve koruyan özellikte olmalı, normal bir sabun yerine yüz temizleme ürünleri kullanın.

7- C vitamini kullanın

C vitamini, UVA ve UVB ışınlarının zararlarından cildi koruyan, pigment problemlerini önleyen kollejen üretimini artıran özelliktedir. Çoğu araştırma, C vitamininin aynı şekilde cildin kırışmasını önlediğine inanıyor.

8- Soya tüketin

Araştırmalar, güneşin yaşlandırma etkilerine karşı koruyucu olduğunu göstermiştir. Sadece 6 ay gibi kısa sürede cildin dış etkenlere karşı dayanıklılığının arttığı gözlenmiştir.

9- Cildinize özen gösterin
Cildinizin uzun yıllar parlak ve genç kalmasını istiyorsanız ilgi göstermeye başlamalısınız. Bu tavsiyeleri daha öncede duymuş olabilirsiniz ancak bu yazıyı okuduğunuza göre çok fazla uygulamadınız demektir. Bugünden başlayın..
  • Güneşten uzak durun
  • Güneşten koruyucu krem kullanın
  • Sigara içmeyin
  • Nemlendirici kullanın

Elma Sirkesiyle Güzellik

Cilt bakımı, saç bakımı, sivilce, ciltteki lekeler, şişmanlık, varis tedavisi. Bütün bunlar için ihtiyacınız olan şey yalnızca elma sirkesi.. Özellikle elma sirkesi sağlıkla parlayan saçlar, lekesiz bir cilt ve ince, güzel bir vücuda kavuşmanı için önemli..

Kepeği önler, arındırır
Saç bakımı ve saçınızdaki kepekler için saçlarınızı yıkadıktan sonra son durulama suyuna yani 1 litre suya 1 çay bardağı elma sirkesi koyun ve saçlarınızı bu su ile durulayın. Bu işlemi bir süre her saçınızı yıkadığınızda uygulayın. Saçlarınız kepekten arınacak ve parlaklaşacaktır.

Sivilce gidericidir
1 çay bardağı elma sirkesine yarım çay bardağı su ekleyin ve bir parça pamuğu bu karışıma batırıp sivilce üzerine bir süre kompres yapın. Faydası olduğunu göreceksiniz.

Cilt lekeleri için yararlıdır
Bir kaba yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi koyup kaynatın. Daha sonra bu su ile yüzünüze buhar banyosu yapın. Ayrıca yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi ile yüzünüzü 3-4 günde bir silebilirsiniz. Cilt lekeleri için oldukça faydalı.

Formunuzu korumaya yardım eder
Bir bardak suyun içine 1-2 tatlı kaşığı elma sirkesi koyun. İçine 1 tatlı kaşığı bal ekleyip sabahları düzenli olarak aç karnına için. Fazla kilolarınıza faydası olduğunu göreceksiniz.

Varisleri giderir ve rahatlatır
Yumuşak bir havluyu elma sirkesinin içine batırıp sıkın ve havluyu bacaklarınızın varısli olan bölgesine sarın. Bacaklarınızı yüksek bir yere kaldırarak yaklaşık 45 dakika kadar dinlendirin. Bu işlemi mümkünse sabah akşam tekrarlayın.

16 Eylül 2008 Salı

Aşka Dair 8 Gerçek

Sevgilinizle uyum içinde bir ilişki yaşamak için nelere dikkat etmelisiniz? İşte mutlu ilişki için size rehberlik edecek öneriler..

1-
Birbirinizle ayrı zaman geçirdiğinizde ilişki güçlenir. Ayrı olduğunuz zamanlar paylaşabilecek yeni düşünceler, fikirler üretebilirsiniz. Uzakta olduğunuzda birbirinizi daha çok özlersiniz.

2- İçinizden birşeylerin kötü gittiğine dair bir his varsa bu his muhtemelen doğrudur. Kadınlar önsezileri sayesinde herhangi bir uzaklaşmayı hemen farkedebilir. Normalde şüpheci ve güvensiz bir insan değilseniz o zaman yeri geldiğinde içgüdülerinize güvenmelisiniz. Erkekler ilişkiyi bitirmek istediklerinde kız arkadaşından uzaklaşırlar. Bir erkek ilgilendiği birşeyden asla uzaklaşmaz. Böyle bir durumvarsa suçlayıcı olmadan onunla konuşun, net bir cevap alamıyorsanız aslında cevap gayet açıktır.

3-
Daha önceki ilişkilerinde kız arkadaşlarını aldattıysa muhtemelen sizi de aldatacaktır. Erkekler ilişkilerinde duygusal veya cinsel bir boşluk olduğunda aldatırlar. Heyecan arayışı, egolarını tatmin etme, fırsat olduğunda cinsel ilişkiyi reddetme yetersizliği aldatmaların kaynağıdır.

4- Sizinle yeterince ilgilendiğini düşünmek ister. Kız arkadaşları için birşeyler yapabiliyor olmak erkekler için önemlidir. Kendi kendinize yetebilseniz bile zaman zaman onun sizin için birşeyler yapmasına izin vermelisiniz.

5- Bir erkek ilişkiye hazır olmadığını söylüyorsa inanın. Belki inanamayacaksınız ama erkekler kadınları hayal kırıklığına uğratmaktan nefret ederler.. Cesaretini toplayarak ilişkiye hazır olmadığını söyelen bir erkeğin içtenliğinden emin olabilirsiniz. Bir kadın hakkında kararını vermiş bir erkeğin fikrini değiştirmenin oldukça zor hatta imkansızdır.

6- İlişki ilerledikçe seks daha iyi olabilir. Evlilik seks yaşamının sıradanlaşması değil.. Çiftler seks hayatlarında bekarlara göre daha mutlular. İlişkinin başında aşırı istek ön svişme seanslarının atlanmasına neden olsa da, ilişki ilerledikçe ön sevişme odak noktası olur.

7- Emin olamadığınız bir ilişkiyi sonlandırdığınız için asla pişman olmazsınız. karşınızdaki insanla aranızda çözüelemeyn bir sorun olduğunu düşünüyorsanız daha iyi bir ilişkiye fırsat yaratabilmek için terk etmekten çekinmeyin.

8-
İlişkiyle ilgili konuşmaları başalatan hep siz olun. Erkekler yanlış giden bir şey olmadığı takdirde erkekler ilişkiyi zorlamazlar. Olsa bile sorunu kendi kendilerine çözmeye çalışırlar. İlişkinizle ilgili konuşacaksanız önce pozitif birşeyle başlayın. Daha sonra konuyu açın ve sonunda yine pozitif birşeyle konuyu kapatın.

10 Saniyede 4,5 kilo Zayıflayın

Kilolu olduğunu düşünen kadınlar, zamanla daha eğik, mutsuz dolaşmaya başlıyor. Bu eğik görüntü onbların daha kilolu görünmelerine neden oluyor. Yaşlı kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada, duruşunu değiştiren kadınların kendisiyle aynı özellikteki kadınlardan daha zayıf göründüğünü ortaya koydu. York Üniversitesi bilim adamları, aynı tip giyinen 200 kadının fotoğraflarını inceledi. Yatay çizgili kıyafetleri tercih edenlerin diğerlerine göre daha kilolu göründüğünü tespit ettiler. Aynı zamanda duruşunda zayıf görünme üzerinde etkisini gözlemlediler.

Nasıl durduğunuz önemli

Ne giyerseniz giyim 10 saniyede 4.5 kilo daha zayıf ve uzun görünebilirsiniz. Eğik duruş, zamanla karın ve sırt kaslarınızı zayıflamasına neden oluyor. Düşük omuzlar, aşağı sarkan göbek, yuvarlak sırt ve sarkık kalçalar kadınları daha hantal ve yaşlı gösterir. Bu yanlış duruş zamanla sırt, bel ve omuz ağrılarına neden olur. Vücudunuz zamanla dengesini kaybeder, kaslarınız zayıflar, zorlanır.

İşte daha iyi bir vücuda sahip olmanız için yapmanız gerekenler..

Dik yürüyün..
  • Kendinizi koyvermiş bir şekilde çok rahat ya da kambur yürümeyin
  • Tam boy bir aynanın karşısına geçin ve ayaklarınızı düz ve dik basmaya çalışın.
  • Duvara dik olarak yaslanın, durabildiğiniz kadar dik durun. Bu doğal yürüme şeklinizdir. Bu şekilde yürümeye çalışın.
  • Dik yürüdüğünüzde daha zayıf ve bel çevreniz daha ince görünecek.

Omuzlarınıza dikkat..
  • Tüm gün bilgisayar karşısında oturuyorsanız omuzlarınız öne doğru düşer.
  • Ayakta ya da oturduğunuz yerde omuzlarınızı kaldırın, kürek kemiklerinizi yukarı, aşağı doğru hareket ettin.
  • Omuzlarınızı genişletmek sizi daha zayıf gösterir, yüzünüze kendinden emin bir ifade verir.
  • Bu ufak ayarlama omuz ve sırt ağrılarınızın azalmasını sağlayacak.

Düz bir karın için..
  • Dik yürüken, yapabildiğiniz kadar mide kaslarınızı içinize doğru çekin, rahat hissetmek isteyinceye kadar böyle durun. Bu hareketi sıkça yapın ve alışkanlık haline getirin. Bu karın çevrenizi, sırt ağrılarınızın üstesinden gelmenizi sağlayacak



  • Sıkı kalçalar için..
  • Ayakta dik durun, kalçalarınızı sıkabildiğiniz kadar sıkın. Mümkün olduğu kadar bu şekilde bekleyin. Bu hareketi sürekli tekrarlayın.
Tüm bunları yaparken istediğiniz gibi görüneceğinizi unutmayın ve vazgeçmeyin.

6 Eylül 2008 Cumartesi

Ömrünüzü Uzatan 30 Öneri

Her zaman işten ayrılmayı ya da taşınmayı mı düşünüyorsunuz? Bunun yerine merdivenleri tırmanın ve yaşamınızı yıl ekleyin. Yapılan araştırmalarda iş stresini azaltan, şişmanlamayı önleyen ve tansiyonu düşüren noktalar tespit edildi.

İşte ömrünüzü uzatacak 30 küçük ancak önemli adım


1. Seks yapın. Seks kan dolaşımını hızlandırır, kolesterolü düşürür ve iyi hissetmeyi sağlar. Sabah seks yapmak kandaki şeker oranınızı düşürür ve vücudunuz enerji için yağ kullanmaya başlar.

2. Gülün. Bilim adamları günde 15 dakika gülmenin hayatı 8 yıl uzattığını belirtiyor.

3. Domates tüketin. Günde bir prosiyon domates yemek kalp hastalıklarını yüzde 30 azaltır.

4. Kötü hissettiğinizde okuyun. Araştırmalar üzüntülü zamanlarda farklı şeyler yapmanın yararlı olduğunu belirtiyor.

5. Patates, havuç gibi kök sebzeler tüketin. Pancar kalp çarpıntısını önler ve kolesterolünüzü düşürür. Havuç sağlıklı görmenizi sağlar ve yabani havuç spina bfida ve diğer doğumsal zararları önler.

6. Kan verin.. Kan bağışı yapan erkekler vermeyenlere oranla 17 kez daha az kalp krizi geçirir. Bilim adamları kan vermeyle fazla demir, kalp kriziyle ilişkili antioksidanların azaldığını belirtiyor.

7. Ailesel hastalık risklerinizi bilin. Ailenizde tansiyon, alkolizm, kalp hastalıkları gibi riskler varsa sizde risk altında olabilrisiniz.

8. Klasik müzik dinleyin. Oxford Üniversitesi uzmanlarına göre Beethoven kalbinizi korur, kan basıncını azaltır ve tansiyonu düşürür.

9. Salsa yapın. Tüm danslar iyidir ancak salsa saatte 420 kalori yakmanızı sağlar.

10. Evlenin. Araştırmalar, evli erkeklerin bekarlara göre 3 yıl daha uzun yaşadığını gösteriyor.

11. Başkalarının düşüncelerine takılmayın. Daha az stresli ve uzun yaşarsınız,

12. Ekmeklerin kabuklarını yiyin.

13. Ani hareketlerden kaçının. Gürültü duyduğunuzda, saat çaldığında, tansiyon sebebiyle kalbiniz sıkıştığında panik yapmayın. Bu tür durumlarda durumu daha kötüleştirirsiniz.

14. Ufak tefek günlük işlerinizi yapın. 20 dakikada camlarınızı temizlerken 80 kalori, evi süpürürken 90 kalori, ütü yaparken 65 kalori yakın. Hem formda kalır hem de uzun yaşarsınız.

15: Mutsuz olduğunuzda sizi mutlu edecek yerlere gidin.


16. Yeni şeyler öğrenin.. 100 yaşına ulaşan birçok insan enstrüman çalmayı ve yeni bir dil öğrenmeyi amaç edinmiş.

17. Temizliğinize önem verin. Kardiyovasküler hastalıklardan korunmak için bakterisiz, temiz ortamlarda bulunun.

18. Uyuyun ancak çok uyumayın. Yapılan araştırmalarda günde 8 saatten az ya da çok uyuyanların yaşam sürelerinin kısaldığı belirtiliyor.

19. Ev hayvanı alın. Kedi ve köpek sahipleri daha az stresliler ve tansiyonları daha düşük.

20. Sigara içmeyin.

21. temiz havası olan bir yerde yaşayın. Kırsal kesimde yaşayanlar şehirde yaşayanlara oranla daha uzun yaşıyor.

22. Çikolata yiyin. Yüzde 70 kako oranına sahip çikolata tüketenlerin yaşam sürelerinin daha uzun olduğu belirtiliyor.

23. Tuvaletinizi mutlaka kontrol edin. Rengi ve kan içerip içermediğne dikkat edin.

24. Etiketleri okuyun. Anladığınız etiketlere sahip gıdalar anlamadıklarınızdan daha sağlıklıdır.

25. Sarımsak tüketin. Kan basıncını düzenler, kal krizi riskini önler.

26. Güneş banyosu yapın. Günde sadece 15 dakika güneşte kalmak D vitamini seviyesini yükseltir. Diyabet, kalp hastalıkları ve depresyon riskini azaltır.

27. Bir fincan çay için. Araştırmalar siyah ya da gri çayın antioksidanları temizlediğini, kanser hücrelerinin büyümesini engellediğini, diş sağlığını koruduğunu, kemik sağlığını koruduğunu ve kalp sağlığını güçlendirdiğini belirtiyor.

28. Kendinizi sevin. Yaptığınız şeylerden dolayı suçluluk duymayın, kendinizi sevin.

29. Banyonuzu temiz tutun ve her gün ılık bir duş almaya çalışın.

30. Çerez yiyin. Fındık, ceviz, badem kanser riskini önlüyor, enerji veriyor.